Aylardır merakla beklenen asgari ücret 4 bin 250 lira olarak belirlendi. Bir yıl boyunca iple çekip beklediğimiz zam bizim için umut olmak yerine hüsranla sonuçlandı maalesef. Diyeceksiniz bu para az mı? Az değil. Normal şartlarda ancak Türk lirasının değer kaybettiği paranın pul gibi değersizleştiği Türkiye’de bu rakamla bir aile değil, yalnız yaşayan biri bile geçinemez hale geldi ne yazık ki. Enflasyon desen uçtu uçuyor. Dışa bağımlı bir ülke olduğumuz için döviz kurundaki her dalgalanma bize zam olarak yansıyor. Gerçekten soruyorum bu parayla kaç kişi evini geçindirebilir? Elinizi vicdanınıza koyun bir düşünün derim. Her gün zam haberlerini izliyoruz. Marketten aldığımız her şeyin etiket fiyatı günde birkaç defa değişiyor. Hatta geçen gün başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Çocuklara okuldaki beslenme saatleri için haftalık meyve suyu ve süt alırım. Markete girdim meyveli süt çeçitlerinden 4’er tane aldım. Kasaya geldim kasiyer bu kadar alamayacağımı bunun stokçuluk olduğunu söyledi. Ben bir anda stokçu durumuna düştüm. Yaşadığım şoku size anlatamam. Çünkü ben bunu ilk defa almıyor ancak bu kelimeyi ilk defa duyuyordum. O an şunu anladım paran bile olsa Türkiye’de isteğin kadar ürün alamaz hale gelmişiz. Çok üzücü bir durum bu. Yani anlayacağınız ikiden fazla ürün almak Türkiye’de sizi stokçu durumuna düşürüyor. Neyse onu da geçelim parası olmayan ne yapsın, ne yesin bu pahalılık da. Anlayacağınız zor günler bizi bekliyor. Hele birde evin kiraysa o zaman daha da zor geçinmek. Türkiye’de nerdeyse son altı ayda. Kiralar ikiye katlandı. Hele birde çocuğun varsa yandın demektir. Ne kadar zor bir durum çocuğunun istediğini alamayan anne ya da baba olmak. Her zaman kendini ezik hissedecek maddi durumu iyi olmayan evine ekmek götüremeyen bir aile reisi olmak hem gurur kırıcı, hem de kendini kötü hissettirir. Kendi görüşümü söylemem gerekirse eğer. Her şeye bu kadar zam gelmeseydi enflasyon bu kadar yükselmeseydi. Türk lirası pul olup değer kaybetmeseydi belki ama belki bu asgari ücret bayram havası yaratırdı. Ancak biz şu anda bayram yapmak yerine raf fiyatları yükselmesin diye dua ediyoruz. Tabi artık yapacak bir şey kalmadı. İşimiz dualara kaldı. Anlaşılan bizi bundan daha zor günler bekliyor. Kimse önünü göremiyor. Ancak bazen de görünen köy kılavuz istemiyor. Dayanmaya devam edeceğiz ancak nereye kadar….