Geçtiğimiz günlerde önce Güney’i kadın düşmanı ilan eden Abdullah, birkaç gün sonra da ‘’Katil’’ diye Güney’e yine dil uzattı. Bu kızın sorunu nedir, neden Güney’i tercih etti bilinmez ama Antalya Büyükşehir Belediyesi Antalya Altın Portakal film festivalinde bu oyuncuya ödül vermeyi kararlaştırdı.

Başkanın bu tavrı gerek sanat camiasında, gerek Antalya’da büyük şaşkınlık yarattı. Vatandaşlar bir önceki yıl da taş fırın erkeği Tamer Karadağlı ödül alan Nihal Yalçın’a sahnede sataşması günlerce basında konu olmuş ve tam bir skandal yaratılmıştı. Sarayın adamı olan Karadağlı’yı kim neden davet etmiş bir türlü anlaşılamadı.

Değerli Başkan oyuncu hanım Güney’e katil diyerek aşağılıyor ve Türk sınamasının ülke içinde ve dışında ülkesini temsilen ödüller almış, Kral olarak halk arasında sevilen sanatçı Yılmaz Güney’i itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Siz de ödüllendiriyorsunuz. Gelin geçmişe bir yolculuk yaparak bir görgü tanığının ifadesini aktarayım

Film çekiminden döndükten sonra Yılmaz Güney arkadaşları, tanıdıkları ve film çalışanlarından bazıları, 13 Eylül 1974 Cuma akşamı lokantaya giderek yemek yiyip, sohbet etmeye başladılar. Yılmaz Güney yanında karısı Fatma Pütün, Adana Belediye Başkanı Ege Bagatur, öğretmen Murteza Timur, Ali Özgentürk, Şerif Gören ile aynı masada oturmaktaydı.  Motel deniz kenarında olduğundan tatil için ya da yemek yemek için gelenler de vardı. Yumurtalık ilçesi hakimi Sefa Mutlu ve karısı Nuran Mutlu da misafirleriyle birlikte yan masada yemek yiyenler arasındaydı. Yılmaz Güney ve arkadaşları arasında yapılan sohbet sırasında filmin seslendirilmesi için teybe yeniden silah sesi alınması konuşuluyordu.

Mehmet Uyarhas (Tekel Bayii)

Olayın olduğu gün Sait Ağa bana telefon açtı, “Mehmet araba bulursan 40-50 tane rakı al gel.” dedi, ben de bulup gittim. Yılmaz Güney’in masasında kalabalık bir grup vardı. Yılmaz Güney, filmde rol alanlarla yakın dostlarına yemek veriyordu. Yanında dönemin Adana Belediye Başkanı Ege Bagatur, eşi Fatoş, oğlu Yılmaz da vardı. Ben gazino işletmecisinin yanında oturuyordum. Laf döndü dolaştı film çalışmalarına geldi. O sırada hâkim, karısı bir de savcının kardeşi o kadar masa dururken köşe başında Yılmaz Güney’in yanına oturdu…

Savcı “Antepli viski gönder!” dedi.” Lan Antepli fıstık gönder!” dedi hakim… Bir ara Güney, masada oturanlara “Film setinde tabancanın sesi iyi kaydedilmemiş. Burada ateş etsem iyi çıkar mı acaba?” diye sordu. Yanında oturan Ege Bagatur, “Gözünü seveyim Yılmaz, yapma. Ufak bir yer burası beni buradaki memurlarla yüz göz etme, gel Adana’da istersen roket at. Ama beni burada zor duruma düşürme.” diyerek engel olmaya çalıştı.

Hakimin yanındaki kardeşi “Çirkin Kral silah sıkacak!” diye seslendi.  Hakim ayağa kalktı “O Çirkin Kralsa ben de Yumurtalık kralıyım, silah sıkarsa tutuklarız” dedi. Hakimin çok alkol aldığı davranışlarından belli oluyordu. Aynı anda Yılmaz Güney art arda havaya üç el ateş etti.” Gel lan! Tutukla.” diye karşılık verdi. Hakim bu duruma çok sinirlendi ve Güney’in yanına gelip küfür etti. Bu arada gazino işletmecisi ve çalışanları araya girip Hâkim Mutlu’yu gazinodan çıkarıp sahile indirdiler. Hakim giderken ”Silah sıkan adamın avradını… Yaparım!” diye küfür ediyordu… Yaklaşık 150 metre uzaklaştırdılar. Yılmaz Güney ise çok sinirlenmiş tir tir titriyordu.

Ortalık tam yatıştı derken Sefa Mutlu koşarak geldi ve demir sandalyeyi kaptığı gibi Yılmaz Güney’e doğru savurdu. Aynı anda da Yılmaz Güney elindeki tabancasını Sefa Mutlu’ya doğrultup, tetiğe bastı. Tek bir mermi sıktı. Göz bebeğinden girdi, arkadan çıktı. Hakim alnından vurulup, yere yığılmıştı… Gidebilirdi, kaçabilirdi, kaçmadı…

Farah Zeynep Abdullah hangi kriterler ölçüsünde ödül alıyor…

Daha çok sevgili rolleriyle mi? Daha hızlı sevgili değiştirdiği için mi?

Karar sizin Başkan…