Antalya’daki sağlıksız büyüme bizleri zora sokmaya devam ediyor. Antalya’nın kendisine ait bir alt yapısı var. Bugün sık sık Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i trafik ve toplu ulaşım konusunda eleştiriyoruz.

Biz basın mensuplarının asli görevi sizlerin sesi olmaksa, bu eleştiriler de son derece normal. Ancak yiğidi öldürelim ama hakkını da yemeyelim. Yani kentteki düzensiz büyümenin bu işte bir etkisi yok mu sizce? Tek sorun toplu ulaşım ve trafik mi? Antalya’nın kendince bir alt yapısı vardı. Önce Suriyeliler geldi, sonra Afganlar. Bambaşka bir coğrafyada savaş oldu. Rusya Ukrayna’ya saldırdı ve yine biz mağdur olduk. Haydi yine Rus’u Ukraynalısı ver elini Antalya. Ardından deprem oldu. İster istemez depremzedeler de Antalya’ya geldi. Kimisi döndü, kimisi ise hala Antalya’da yaşıyor. İşte bunları üst üste koyunca da aslında sabaha kadar belediyeleri eleştirelim bir faydası yok. Çünkü aslında sistem çöktü.

Örneğin bugün sağlık sistemimizi ele alalım. Şehir hastanesi devreye girmedi, mevcut hastaneler yetersiz kalıyor. Bazı tetkikler için 6 ay sonrasına gün veriliyor. Özel hastaneler ateş pahası oldu. Bazı doktorların hastanedeki vizite ücreti bile bin liranın üzerinde. Buna tetkikleri de koyun. Neredeyse en ufak bir iltihaplanmada bile 5 bin lira vermek zorunda kalacağınız özel hastaneler var. 6 ay sonra yapılacak olan tetkikin kime ne faydası var? 6 ay bekle yaşarsa bakarız. Artık gerçekleri konuşmanın zamanı gelmedi mi? Sizce tek sorun toplu ulaşım mı, trafik mi? Sizce sağlık sistemi de çökmedi mi? Şimdi şehir hastanesi açılacak evet belki biraz rahatlama yaşanacak. Peki burada liyakat sahibi doktorlar olacak mı? Bu kadar doktoru yurt dışına kaçırdıktan sonra bu işin içerisinden nasıl çıkacağız?

AK Parti geçtiğimiz genel seçimleri kazandı. Hepimiz demokrasiye inanmak zorundayız. Halkın iradesi bu yöndeyse saygı duymak gerekir. Ancak artık hükümetin de şapkayı önüne alıp düşünmesi gerekir. O bizi kıskanıyor, bu bize hayran kaldı ile bu işler yürümüyor. Bakın hep beraber ekonomik sıkıntı yaşıyoruz. Ancak biliyoruz ki, artık ekonominin gerçek durumunu hükümet önüne koydu ve gereğini yapmaya çalışıyor. Sancılı olacak, sıkıntılı olacak, belki savurganlığın bedelini hep beraber ödeyeceğiz. Hükümetin bu çabasını da görüyoruz. Ancak her gelene buyur etmeye devam edersek tüm sistemlerimiz çökecek. Hala 20 yıl önce hastanemizin olmadığını söyleyenler var. Söylesinler de. Ancak ben 34 sene önce hastane muhabirliği yapıyordum. O dönem tahlil aynı gün çıkmadığı zaman hastalar gelip bizden haber yapmamızı isterdi.

Yani dostlar nereden nereye! Eğer Türkiye nüfusunu koruyamazsa, ya da yeni nüfusa göre sistemler kuramazsak biz 6 aylık randevulara bile hayal gözüyle bakarız.

Esen kalın…