Merhaba,
Sevgili okurlarım Bağımsız Sanat Hareketi kurucusu olarak sanat ve çevre adına yoğun günler içinde olduğumdan yazılarım biraz gecikti. Bu yıl “Yeşile Dönmek” temasıyla 23-24 Kasım 2023 tarihlerinde Türkan Şoray Kültür Merkezi’mizde düzenlenen, +0.5 Akdeniz’in Geleceği Çevre Çalıştayı ve Çevre Etkinlik programında oldukça verimli zamanlar geçirmenin mutluluğu ile klavyemin başına geçtim. Sizlere ilerleyen zamanda çalıştay ve çevre etkinlik programının bende bıraktığı izleri aktaracağım.
Çevre deyince, aklımıza her şey geliyor değil mi? İnsan nüfusunun ileri seviyede çoğaldığı bir dönemde çevreden bahsetmek oldukça zor olsa da bu yazımda dikkatimi çeken hatta sinirimi bozan bir problemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir yaya olarak…
Trafikte bana ne zaman yol tarifi sorulsa önce şunu söylerim, ben araba kullanmadığım için size yaya olarak anlatabilirim, sonra bana kızmayın derim. Çünkü bir yaya olarak yolda yürümeye zorlansam da hala arabalardan şanslıyım sanırım. Yaya olmak, temiz havayı içine çekerek yürümek gibisi var mı sizce de?
Fakat çoğalan insan, inşaatlar,şehirlerin sınırsızca göç alması derken bir yaya olarak yaya kaldırımını sorgulamaya başladım. Geçenlerde arkadaşımın yeni açtığı iş yerine yürümeye çalışırken yayalar için yapılan yaya kaldırımlarının araba, bin bin, ayaklı reklam panoları, kocaman kocaman saksı çiçekleri, kafe & restoran masaları ile dolu olması yüzünden defalarca ölümden döndüm. Çünkü yaya yolunda yayaya yol izni yok! Ve birde çöp konteynırlarından dışarı taşan çöpler var…
Bırakın turizm kenti olmayı keşke önce kent olma bilincine erişebilsek. Kentsel dönüşümle rezidans adı verilen binalara taşınan, bahçeli eve alışmış zihniyetin utanmasa arabasını eve çıkarmayı istediği ama paketleyemediği için kaldırıma çıkaran insanlar! Sizin için Japon bilim insanlarına sesleniyorum. Katlanabilir arabayı yaparsa onlar yapar ve biz yayalarda üst üste bile yürüsek en azından yolun ortasından yürümek zorunda kalmayız.
İşin komiği bu gibi durumları şikayet edecek bir birimimizin olmaması. Sosyal medyada düşüncemiz yüzünden bizi iki dakikada yakalayan sistem bu gibi durumlarla ilgilenmiyor. Yolda yürüyemeyen bir yaya olarak derdimizi anlatamayınca ve kaldırımsız kalınca geriye sadece uçmak kalıyor.
Yaya kaldırımı sözlükte “ Kaldırım veya tretuvar, sokaklarda ve caddelerde yayaların rahat ve güvenli hareket etmesi için ayrılmış yol. Özellikle trafik eğitim terminolojisinde yaya yolu kavramı da kaldırım anlamında kullanılır.”olarak belirtilmiş ama kim kaybetmiş biz bulalım bu kaldırımı.
İlk taş kaplı kaldırım M.Ö. 4000’de Mezopotamya’nın Ur kentinde yapılmış, o zaman ki trafik nasılsa artık, hayal dahi edemiyorum.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yaya yolları ve kaldırımların tasarım kuralları hakkında bir yönetmeliği var ama nasıl kullanılacağını anlatan yönetmeliğe uyan yok, uymayanları uyaracak birim de yok!
Bizim rahat yürümemiz için tasarlanan yaya yollarının da yayanın elinden alınmasından sonra geriye kalan deminde söylediğim gibi uçmak. Umarım çok yakında biz yayaların kanatları çıkar da bu dertten kurtuluruz. Ya da benim gibi bu dertten muzdarip olanlar tez zamanda yeşilliklerde yaşamaya başlarız ve şu her şeyden mutluymuş gibi sesi çıkmayanlara bırakırız bu kentleşemeyen kentleri.
Yaya yollarının gerçekten yayalar için kullanıldığı zamanları görebilmek dileğiyle…
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…