Bildiğiniz üzere iktidar Katarlılar tarafından işletilen Antalya Limanı’nın sözleşme süresini ihalesiz olarak ek sözleşmeyle 49 yıla çıkarmıştı.

Yaşanan hukuki sürecin sonundaysa AYM ‘İhalesiz sözleşme uzatımını’ anayasaya aykırı buldu. AYM’nin aldığı karar hükümet ve Katarlılar kanadında üzüntüye neden olurken, muhalif taraftaysa ‘Hem Katarlıların hem de yandaşların sevinçleri kursaklarında kaldı’ şeklinde yorumlandı.

Antalya Limanı ile ilgili konuyu şimdi şöyle bir kenara koyalım. Asıl meseleye bir giriş yapalım. Antalya Balıkçı Barınağı!

Türkiye’nin en büyük balıkçı barınağı durumundaki Antalya Balıkçı Barınağı 2014 yılında hizmete açıldı.

Uyandırayım!

Akdeniz’in en güzel yerinde, yanı başında Katarlıların işlettiği Antalya Limanı var, lüks yatların bağlandığı marinalar var, Kemer turizm yolunun en işlek noktasında vs…

Antalya Balıkçı Barınağı, yasal olarak 2 adet kooperatif tarafından işletiliyor. Kooperatifler 2015 yılında tek bir şirket çatısı altında birleşme kararı alıyor. Bu kararın ardından şirketleşerek faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Hiçbir siyasi oluşuma ‘Eyvallah’ demeyen şirket yönetimi, iddialara göre, ne hikmetse bazı rant odakları tarafından hedef tahtasına konuluyor ve ne oluyorsa bu gelişmeden sonra oluyor.

2022’de yılında Tarım ve Orman Bakanlığınca görevlendirilen 2 müfettiş tarafından Antalya Balıkçı Barınağı yönetimi bir dizi soruşturmaya tabi tutuluyor.

Soruşturmanın sonundaysa barınak yönetiminin önüne 15 maddelik bir şartname konuluyor ve “Gereğini yaptınız-yaptınız. Yoksa işletme ruhsatlarınızı iptal ederiz” deniliyor.

Şaşkına dönen barınak yönetimi, ekmek teknelerini ellerinde tutmak için hemen harekete geçiyor. Şirket yönetimi önlerine konulan şartnamedeki tüm maddeleri eksiksiz olarak yerine getirdiklerini belirtiyorlar ve dosyayı Ankara’ya ulaştırıyorlar.

Ancak ne olduysa başkent Ankara’da oluyor. İddialara göre bir takım rant odakları tarafından dosya Tarım ve Orman Bakanlığı yetkililerinden gizleniyor. Bu durumdan haberi olmayan bakanlıksa barınakla ilgili ‘Boşalt’ kararı alıyor.

Karar karşısında şok olan barınak yönetimi ve üyeleri kararla ilgili üst mahkemeye başvurarak yürütmeyi durdurma kararı için girişimde bulunuyorlar bulunmasına ancak ne hikmetse oradan da bir sonuç çıkmıyor.

Barınak yönetiminin şu an tek bir endişesi var ve o da Antalya Balıkçı Barınağı’nın birilerine peşkeş çekilmesi yönünde.

Mevcut yapı içinde bulunan tekne sahipleri ve balıkçılar ise kendilerinin bölgeden çıkarılması durumunda barınağın her türlü ranta açık hale getirilebileceğini savunuyor.

Ayrıca işin bu noktaya gelmesi karşısında sessiz kalmayı tercih eden Ramazan Akkaya ve Yıldırım Kırdı isimlerine de ateş püskürüyorlar! Hatta ilginç şeyler de söylüyorlar. SÜR-KOOP yönetimini kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmekle suçlamaktan geri durmuyorlar.

Barınakla ilgili söz konusu gelişmeler çeşitli kaynaklardan dinlendiğinde ortaya çıkan en somut sonuçsa bölgenin SETUR ya da SAGUN gibi büyük şirketlere kiralanarak, Türkiye’nin en ucuz limanı konumundaki Antalya Balıkçı Barınağı’ndaki kira ücretlerinde katbekat artış yaşanması yönünde.

Ayrıca bölgenin ilgili bakanlıklarca kullanılacak insiyatifler dahilinde ‘Katarlılara kiralanması, kuruvaziyer limanı olarak global şirketlere devredilmesi’ başlıkları da masada yer almakta.

Bakalım barınakta son sözü hükümet mi, yargı mı söyleyecek?

Akdeniz’in en güzel yerinde bulunan barınakla ilgili umarım doğru bir karar alınır.

Ülkemizin ve vatandaşlarımızın refah seviyesine katkı koyacak bir sonuç ortaya çıkması temennisiyle…

 Bekliyoruz, takip ediyoruz…