Yerel seçimlere 2 aydan biraz daha fazla bir süre kaldı. Artık ocak ayının da sonuna geldik. Geçtiğimiz hafta AK Parti Antalya Büyükşehir Belediyesi adayını açıkladı. Hafta sonunda elimi hangi sosyal medya mecrasına atsam karşımda Hakan Tütüncü’nün videoları. Bugün sabah evden çıktım ofise gelirken baktım otobüs reklamları başlamış. Yani anladığım kadarıyla Tütüncü ve ekibi hazırlığını tamamlamış ve adaylık açıklanınca da düğmeye basmış. Zaten kendisi ile yaptığım röportajda da bir yıldır bir ekip kurduğunu ve bu ekibin o zamandan beri çalıştığını söylemişti.
Şimdi gelelim CHP’ye. Hakan Tütüncü’nün rakibi kim belli değil. Çarşamba ve perşembe günleri Parti Meclisi var. Muhtemelen büyükşehir adayı burada açıklanacak diye umuyorum. Umuyorum diyorum emin değilim. Şu anda bildiğim kadarıyla Muratpaşa’da en az beş aday adayı var. Bu adaylıklar da Büyükşehir’e göre belli olacak. Dolaysıyla burada da bir çalışma yok.
Öte yandan parti meclisini bekleyen başka yerlerde var. Mesela Konyaaltı adayı değişecek mi? Mustafa Köleoğlu’nun adaylığı geri alınacak mı? Daha bir sürü soru işareti. Sanki CHP’nin içerisindeki bazı güçler seçim kazanmaktan korkuyorlar. Bu kadar çok dedikoduyu baskıyı bitirmenin tek yolu CHP’nin adayını bir an önce açıklaması.
Bu arada CHP’den kim aday açıklanacak bilemem. Daha doğrusu biliyorum da yazınca benim temennimmiş gibi bana kızıyorlar. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki kim açıklanırsa açıklansın bence Antalya’da seçim kıran kırana geçecek.
BAZEN CEZA ŞEREFTİR
Geçtiğimiz hafta sonu duyduğum bir konu beni çok üzdü. Gazeteci arkadaşımız İdris Özyol bir yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Üstelik İdris ilerlemiş yaşına rağmen üniversite sınavına girmiş ve Arkeoloji bölümünü kazanmıştı. Tabi ceza alınca da kendi değimiyle finallere kaçak köçek girmiş ve yarın da bir yıl 8 ayın karşılığı olan 38 gün sürecek olan cezaevi serüveni için teslim olacak. Üstelik onu dava edip bu cezayı almasını sağlayan kişi bir başka gazeteci. Konunun detaylarına girmeyeceğim ancak torunlarıma bir gazeteciyi nasıl tutuklattığımı anlatmaktansa cezaevi günlerini anlatmayı yeğlerdim.
Esen kalın…