Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz artık katlanılacak gibi değil. Özellikle Antalya gibi şehirlerde yaşamak imkansız hale geldi.

4 kişilik bir ailede 2 kişi çalışınca geçinemiyor. Bunların hesapları sık sık yapılıyor. Ancak bir de yalnız başına hayat kurmak zorunda olan gençlerin hesabını yapan yok. Birçok Avrupa ülkesinde 18 yaşına gelen bireyler kendi evlerine çıkar, aile destekler ve sonra kendi ayaklarının üstüne durmasını gururla izler. Ancak bizim ülkemiz her şey de olduğu gibi bu konuda da geride. Çalıştığım kurumda da birçok iş arkadaşım kendi hayatlarını asgari ücretle kurmaya çalışıyor. Hepsi asgari ücretle geleceklerini inşa etmeye çalışıyor. Ancak ufak bir hesapla bunun zor hatta imkansız hale geldiğini göreceksiniz. En düşük ev kirası 10 bin lira, elektrik, su, telefon faturası bin lira. Kaldı mı size 6 bin. Mutfak masrafları, yol ücreti, ufak tefek harcamalar derken elde kalan para iki bin lira. Hatta bazen bu bile kalmıyor. Şimdi bu haksızlık adaletsizlik, vicdansızlık değil mi?

Türkiye, gençlerin en iyi ekonomistlerden bile daha iyi bir ekonomist olduğu bir ülke haline geldi. Şimdi asgari ücretle çalışan bir kişinin geleceğe umutla bakmasını nasıl bekleyebiliriz?

Asgari ücret için görüşmeler hız kesmeden sürerken, ilk toplantı 10 Aralık'ta ikinci toplantı ise 16 Aralık yapılacak. Bizim çalıştığımız maaşın kararını verenler o toplantıya milyonluk evlerinden çıkıp, lüks araçlarıyla gelip, bir gecelik yemek paralarını emekçiye versek mi vermesek mi? Diye oturup saatlerce günlerce konuşuyor. Bu çarpık zihniyette her zaman olan emekçiye oluyor. Bu düzen ne kadar devam edecek? Bu adaletsizlik ne zaman son bulacak? Ne zaman para değil de vicdanlar konuşacak? Ne zaman birileri çıkıp, bu ülkenin geleceği çürüyor’ diyecek? Bana sorarsanız hiçbir zaman göremeyeceğiz. Yıllardır ülkenin bütün çarklarını bozan sistem düzelir mi bilmiyorum. Ancak şunu biliyorum. İktidarın yıllardır ülkeye yerleştirdiği bazı sistemler kalıcı hale gelecek. Neler yapılır konusunda konuşacak değilim. Fakat artık bir şeyler değişmeli.