Önceleri mutfaklarda yemekler pişer, kokusu mahalleye yayılırdı.

Şimdi ise hemen marketten alıp mikrodalgaya koyduğumuz ‘hazır’ yemeklerle bir arada yaşıyoruz. Ancak bu kolaylığın arkasında neler gizli düşündünüz mü?

Hazır gıdalar, yaşamımıza hızla girdi ancak sağlığımızdan da bir o kadar götürdü. Örneğin; o küçük paketlerdeki cipslerin içine baktınız mı? Hayır, yalnızca paketi değil aynı zamanda içindekiler kısmını da diyorum.

Birçoğu o kadar karmaşık isimler içeriyor ki sanırsın kimyadaki deney kazanına düşmüş.  Adlarını bile bilmediğimiz bileşenlerle dolu, sonra da biz onları hop mideye indiriyoruz.

Bir de şu ünlü "trans yağ" var. Bilenler bilir… Paketlerin üzerinde "trans yağ içermez" yazanları görünce bak bu güvenli diyoruz, rahat ediyoruz değil mi? Gelin gelin itiraf edin, hepimiz bundan mustaribiz.

Zararlı yağlar dolaylı yoldan karşımıza çıkıyor, kolesterolü patlatıyor, yüreğimizi aşırı yoruyor ve biz çocuklarımıza bunlardan veriyoruz. Ne zaman birinin elinde cips ya da sağlıksız içecek görsem yüreğim acır. Bu zararlı şeyler ilerde hastalık olarak bize geri dönüyor.

İşin suçluları yalnızca firmalar değil, biz tercih ediyoruz, bunları yemeyi… “Bugün uğraşmayayım, şuradan bir hazır köfte alıvereyim” diyoruz, ancak o ‘uğraşmama’ hissiyle aslında gelecekte sağlık sorunlarıyla ‘çok uğraşacağımızın’ farkında değiliz.

Çözümü ise kolay, kendimiz pişireceğiz, kendimiz yiyeceğiz, ‘Ama zaman yok’ mazeretlerini kenara atacağız çünkü sağlık her şeydir. Pişen yemek sağlıklı olur. Hiçbir ‘hazır gıda’ onun önüne geçemez.

Sağlığınızı seçin, hazır gıdadan vazgeçin…