Ustam, hemşerim, dostum eski Ermenekli, Şimdilerde Sarıveliler’e bağlı Çukurbağ’lı Bekir Yaşar da tanıklık ediyor ,bir çok şair gibi yaşamının tüm zamanlarına, Kendi deyimiyle “Milattan sonra.” bin dokuz yüz on dokuz yılının son günlerinde çıkardığı kitabıyla! Kitabının adı “ Demokrasi Destanı.” Bekir Yaşar ustam “ Sapacalı” mahlasını kullanıyor…
“ Onlar geri biz ileri diyerek
Tam yetmiş yıl imamlarla yarıştık
İmamlarda taht kavgası başladı
Bu kavgaya bizler neden karıştık
Biri mehdiyim der biri halife
Hiç tarife gerek var mı arife
İkisi de göz dikince marife
Marş yerine ilahiye alıştık”…
Keşke bir zamanlar pazarlarda satılan tek yapraklı “ Destanlar “ şeklinde bastırıp da tüm halkımıza 25 kuruşa dağıtabilsek bu şiiri. Şiir uzun. On üç dörtlüğü var ki … Ustamın, her şiiri, başlı başına bir “Destan” aslında. Örneğin Şehremin adlı şiirinin ikinci dörtlüğü:
“ Gidenleri aratıyor gelenler
İş başında lokmamızı bölenler
Bir yol bulur çalmasını bilenler
Sofra küçük gene açlar çoğalır”
Ben boşuna ustam demiyorum değerli Şairimiz Bekir Yaşar’a. Bekir abi gerçekten de günümüzün çağdaş Pir Sultan Abdal’ı. Alın hemen bir dörtlük daha. Hasan Emmi şiirinden:
“Satılmış toprağa vatan diyoruz
İzindeyiz bizler Atam diyoruz
Ar damarı koptu utanmıyoruz
Çalabileceksen gel Hasan emmi.”
Anlatım hep aynı saflıkta ve aynı temizlikte: Dörtlüğümüz: “ Uşak Oldular” adlı şiirden.
“Konuşmadık biz hep sustuk tat gibi
Şu dünyadan geldik geçtik ot gibi
Sıpalara eyer vurduk at gibi
Ola ola birer eşek oldular.”
Hiç şüphesiz insanların yazılanları sevdikleri yerler de vardır. Sevmedikleri yerler de olacaktır. Bu bütün sanatçılarda yaşandı. Yaşanıyor. Yaşanacak. Bekir yaşar’ın kitabı büyük. Üstelik de her şiiri başlı başına bir ayrı dünya. Fakat azıcık sanattan anlayan, düşüncesi ne olursa olsun bütün insanlar, (bu insanlar sözcüğünü bilerek ve taammüden kullanıyorum) kendilerinden bir iz, bir bölüm, bir yaşam bulacaklarından emin olduğunu bildiğim içindir. Beraberce gittiğimiz Bafranın Kolaylı kasabasında Neyzen Tevfik’i anma ve adına Edebiyat Galerisince düzenlediğimiz yarışmada Jüri üyesi olduğu, Liseler arası şiir yarışması sonrası okuduğu YAKIŞIR adlı şiirden:
“Farelerle anlaştı bütün uygar kediler
Lokma her gün küçüldü demokrasi dediler
Kazanılmış hakları yasalarla yediler
Seçim yaklaşınca geliyorlar köyüme
Başkanlık da yakışır benim huysuz beyime”
Sıradan olmak kolaydır, ama basit olmak, hemen anlaşılır olmak zordur. Anlaşılmaz bir yeri var mı şu dizelerin? “Çukurbağ’dan üzüm aldım
Kaynatınca pekmez oldu
Üzüm gözlü bir yar sevdim
Hiç aklımdan gitmez oldu.”
Tıpkı insanlarda olduğu gibi sanatın kendi içinde de kendine has sesler vardır. Bu sesler zaten sözleri sanat eserine çevirmektedir. İşte buyrun: İşçimiz Şairdir.
“Oy kuru taşını sıla bildiğim
Dikeni elime batanım benim
Gönül çaldırdığım gönül çaldığım
Yad el de burnuma tütenim benim”
Rast gele bir sayfadan bir dörtlük daha: Ve bu kadar. Yeter bu tadımlıklar. Yerimiz yok.
“ Kalksan bizim ele varsan
Bir pınar başında dursan
Güzellere adın sorsan
Türkçe konuşur dilleri”
Son olarak Kitabı merak edenler Bekir Yaşar’dan kitaba ulaşabilirler. Bekir Yaşar’ın telefonu: 0535 359 62 99 Mehmet SEVİŞ