Tarih boyunca emperyalist güçler, halkları borçlandırarak, bölerek ve yöneterek kendi çıkarlarını koruma altına almışlardır.
Dün Osmanlı’nın sırtına yüklenen borçlarla onu bağımlı hale getiren İngiltere, Fransa ve Almanya, bugün aynı senaryoyu ABD öncülüğünde sahneye koyuyor. Yöntemler değişse de amaç hep aynı: Ekonomik ve siyasi bağımsızlığı yok ederek ülkeleri zayıflatmak ve yönetilebilir hale getirmek.
Dün Beyaz Saray’da yaşananlar, bu oyunun en güncel örneğiydi. Trump, Ukrayna’ya açıkça "Borçlarını ödeyemiyorsun, o zaman tüm doğal kaynaklarını bize devret, yoksa seni Rusya’ya teslim ederiz" dedi. Bu cümle, emperyalizmin hiç değişmeyen kirli yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Önce borçlandırırlar, sonra çaresiz bırakarak diz çöktürürler ve sonunda topraklarına ve kaynaklarına el koyarlar. Bugün Ukrayna bu planın içinde, peki sırada kim var?
Bugün Türkiye’ye dayatılan ekonomik ve siyasi baskılar, benzer bir senaryonun habercisi olabilir mi? Tarih, bize bu sorunun cevabını açıkça gösteriyor.
EKONOMİK VE SİYASİ BAĞIMLILIK OYUNU
Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda Batılı güçlerin yüksek faizli kredileriyle mali bağımsızlığını kaybetti. Borçlarını ödeyemediğinde, Düyun-u Umumiye İdaresi kurularak Osmanlı'nın gelir kaynakları yabancıların eline geçti. Bugün de benzer bir tablo, borç sarmalı, ekonomik krizler ve dışa bağımlılık üzerinden sahnelenmek isteniyor.
- Yabancı sermaye ve sıcak para tuzağı: Ekonomik bağımlılık yaratmanın en etkili yollarından biri, ülkeleri kısa vadeli sıcak para akışlarına muhtaç hale getirmektir. Yabancı fonların girişiyle geçici bir rahatlama sağlanır, ancak bu sermaye bağımsız bir üretim ekonomisi yaratmak yerine borç döngüsünü derinleştirir.
- Stratejik sektörlerin kontrolü: Osmanlı’nın limanları, demiryolları ve madenleri birer birer yabancı şirketlerin eline geçtiği gibi, bugün de enerji, finans, telekomünikasyon ve madencilik sektörlerinde benzer bir süreç yaşanıyor.
- Siyasi baskılar ve iç karışıklık senaryoları: Ekonomik zorluklarla boğuşan ülkeler, siyasi taviz vermeye daha yatkındır. "Demokrasi ve barış" adı altında sunulan projeler, bazen ülkenin siyasi ve toprak bütünlüğünü hedef alabilir.
TÜRKİYE İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Bugün Türkiye, ekonomik ve siyasi anlamda büyük bir sınavdan geçiyor. Özellikle jeopolitik konumu ve doğal kaynakları nedeniyle emperyalist güçlerin her zaman ilgisini çeken bir ülke oldu. Son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve dış politikadaki gelişmeler, Türkiye’nin bağımsızlığını koruyabilmesi için daha dikkatli adımlar atmasını zorunlu kılıyor.
Bölgesel krizler, terör tehdidi ve ekonomik bağımlılık tehlikesi göz önüne alındığında, Türkiye'nin geleceği açısından kritik bazı sorular sorulmalı:
- Ekonomik bağımsızlık ne kadar sağlanabiliyor?
- Borçlanma politikaları, uzun vadede ülkeyi kime bağımlı hale getiriyor?
- Stratejik sektörler üzerindeki kontrol kimde?
- Toprak bütünlüğüne ve ulusal güvenliğe yönelik tehditler yeterince ciddiye alınıyor mu?
Bu sorulara verilecek yanıtlar, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek. Eğer emperyalist güçlerin oyunları görülmezse, tarih tekerrür edebilir. Ancak geçmişten ders çıkarılır ve milli bağımsızlığa öncelik verilirse, bu tuzaklar bozulabilir.
Ukrayna bugün emperyalistlerin elinde bir kukla oldu. Önce borçlandırıldı, sonra savaşa sürüklendi, şimdi de toprakları ve kaynakları üzerinde pazarlık yapılıyor. Eğer Türkiye de aynı hatalara düşerse, ekonomik bağımlılığın bedeli çok ağır olabilir.
Bugün verilecek kararlar, gelecekte ülkenin kimin kontrolünde olacağını belirleyecek. Tarih ya tekerrür edecek ya da millet, emperyalist planları bir kez daha bozacak. Seçim bizim!