19 Nisan 1929’da Lefkoşe, Kıbrıs’ta dünyaya geldi. 2007 yılında Ankara’da hayatını kaybetti. Tam adı Hikmet Erhan Bener’dir. Vüs’at O. Bener’in kardeşidir. Yazar Cemil Sena amcasıdır. Babasının öğretmenliği nedeni ile ilk, orta ve lise öğrenimini Anadolu’nun çeşitli kentlerinde tamamladı. Kayseri Lisesi’ni bitirdikten sonra 1950 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Şubesi ve ardından 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1957’de gazeteci-yazar Fikret Otyam’ın kız kardeşi ile evlendi. 1958’de staj için Brüksel’e gitti. Burada bir yıl kaldı. Dönünce Hazine Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. Maliye Bakanlığı’nın bünyesinde, Maliye Müfettiş Muavinliği ve Hesap Uzmanlığı yaptı. 1963 yılında Paris elçiliğine Maliye Müşaviri olarak tayin oldu. Uluslararası Ekonomik İşbirliği Teşkilatı OECD’de, bir yıl maliye müşavirliği yaptı. Türkiye’ye dönüşünde Maliye Bakanlığı Hazine Genel Sekreterliği’nde kambiyodan sorumlu genel müdürlük görevine getirildi. OECD’de Türk heyetinin ikinci başkanlığına getirildi. 1973 yılı sonuna kadar bu görevini sürdürdü. Dönüşünde Emekli Sandığı Genel Müdürü oldu. Görevleri nedeni ile ABD’den Hindistan’a, Danimarka’dan İsrail’e kadar pek çok ülkede bulundu. 1975’te kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 1993’e kadar bir süre avukatlık yaptı. Daha sonra tümü ile edebiyata yöneldi. Erhan Bener, Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Dil Derneği üyesiydi. Erhan Bener, edebiyata şiir ile başladı. Daha sonra roman ve öyküler kaleme aldı. İlk şiiri 1945 yılında Yedigün dergisinde çıktı. Öykü ve yazılarını Erciyes, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Varlık, Türk Dili, Özgür İnsan, Yazko Edebiyat, Somut, Sanat Olayı, Gösteri, Milliyet Sanat, Adam Sanat, Adam Öykü, Düşler Öyküler ve Biçem dergileri ile Vatan, Ulus, Akşam, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yayımladı. Erhan Bener eserlerinde bireyin iç dünyasına yönelerek varoluşçu bir anlayışla insanın durumun, nesnelerle olan ilişkilerini ve kendisi ile hesaplaşmasını ele aldı. Yapıtlarında psikolojik değerleri ön planda tutarak, sevimli, kıvrak, samimi bir anlatım kurma çabasında olduğunu belirtti. Küçük burjuva dünyasındaki insanların sıkıntıların, ümitsizliklerini, cinsel bunalımlarını ve yalnızlıklarını anlatırken belirli bir tarihsel dönemin gerçekliğini de verdi. Yalnızlar romanındaki “ustalıklı psikolojik saptamalara dikkat çeken Fethi Naci, “Bireyi anlatmayı başlıca amaç belleyince romanı psikolojik gerçekliği olan insanlar dolduruyor her biri kendi özel yaşamlarıyla, sorunlarıyla, dünyaya ve insanlara bakış açılarıyla yaşayan insanlar” değerlendirmesinde bulunmuştur. Aytaç, Yalnızlar’dan sonra Erhan Bener’in roman çizgisinde ortaya koyduğu Baharla Gelen’in modern anlatım yöntemleriyle başarıyla kullandığını, Oyuncu’yla da “meta fiksiyona (üst-kurmaca) edebiyatımızda klasik bir örnek kazandırdığını” belirtti. Erhan Bener’in romanları ve romancılığı üzerine Ankara ve Hacettepe üniversitelerinde pek çok akademik çalışma yapıldı, tezler hazırlandı. Hızır Doktor ve Bürokratlar adlı oyunu sahnelendi. Ölü Bir Deniz’in 1989 yılında Atıf Yılmaz, Böcek’i 1994’te Ümit Elçi sinemaya aktardı. Televizyon dizisi olarak çekilen Yalnızlar ve Aşk-ı Muhabbet Sevda’nın senaryolarını ve çeşitli radyo oyunları yazdı. Sadık Aslankara, Erhan Bener öyküleri ile ilgili “Son olarak Bener öykülerinde, insanı içtenlikle kuşatan o iyimser dünya görüşüne de değineyim bir iki satırla. Bana kalırsa Erhan Bener, klasik öykü ustalarımızdan günümüze gelen ‘insanı bütünleyici yazın anlayışı’nın tam bir ardılı. Onu okurken, bu anlamda insanal değerler kuşatıyor bireyi hep! Bu ‘değerler evreni’nde, yumuşacık bir çağıltı Erhan Bener’in öyküleri… İster ‘yaralı aşk’ deyin, ister ‘aşk yarası’, kendinizi bulacaksınız bu öykülerde. Yaşınız ister on yedi olsun, isterse yetmiş yedi, takın öyleyse yüreğinize bir yelken, denizlere çıkın! Göreceksiniz Erhan Bener ve Yaralı Aşklar, pusulanız olacak!” değerlendirmesini yapmıştır. Erhan Bener, 1961’de Kedi ve Ölüm (Ara Kapı) romanıyla Türk-Fransız Kültür Cemiyeti Ödülünü aldı. 1979’da Hızır Doktor oyunuyla Muhsin Ertuğrul Ödülünü, Aşk-ı Muhabbet, Sevda ile 1992 Yunus Nadi Öykü Ödülünü, Alabalık öyküsüyle de 1993 Haldun Taner Öykü Ödülünü aldı. Ayrıca Hınzır Kız romanıyla 1996 Yunus Nadi Roman Ödülünü, Günbatımı Öyküleri’yle de 1996 Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülünü kazanan Bener’in Böcek, Sisli Yaz, Ölü Bir Deniz, Yalnızlar romanları sinemaya aktarıldı. Böcek romanından çekilen film 1997 Altın Portakal Ödülünü aldı.