Yozgat çıkışında çölleşme derecesinde canlıdan yoksun olan doğa, yol ilerledikçe dere kenarlarında söğüt ve kavak ağaçlarıyla hayat bulmaya başladı. Fakat kurak alanlar ne denli bir yaşamdan yoksunluğu çağrıştırıyorsa sulak alanlar da o denli vahşi bir yaşamın kanıtı gibiydi.
Yerleşimlerin çevresinde sulu tarımla yapılan, özellikle mısır, ayçiçeği, sebze ve meyveler sanki o çölleşmiş kırsal alanın bir parçası değilmiş gibi canlı olup dere kenarlarındaki çoğu söğüt ve kavaklardan oluşan yeşil hat derenin kıvrımlarını izleyerek ovanın derinliklerine doğru akıp gidiyordu.
Yaklaşık 35 kilometre sonra Boğazkale’nin önündeki ova ve biraz sonra da Boğazkale göründü. İlçeye üç beş kilometre kala sağda Yazılıkaya tabelasını görünce taksiciye “dur” dedim. İlk bakışta Boğazkale ile mesafenin uzaklığı, Yazılıkaya Hattuşaş’tan ayrı bir yermiş gibi düşünmeme neden oldu. Oysa Boğazkale uzak olsa da Hattuşaş ile Yazılıkaya’nın arasında bir çay olup mesafe iki kilometreden azdı.
Yazılıkaya’nın böyle yolumuzun üzerine çıkması beni hem sevindirdi ve hem de düşündürdü. Çünkü taksiyle gelmesem otobüsten Boğazkale’de insem buraya gelmek için tekrar taksi tutmak gerekecekti.
Önce Yazılıkaya yolumuza çıktığı için Hattuşaş gezimi Yazılıkaya’dan başlatmak zorunda kaldım. Hemen Yazılıkaya’ya geçip incelemeye ve fotoğraflarını çekmeye başladım. Girişte bir otopark alanı ile hediyelik eşya ve genel ihtiyaçları karşılamak üzere satış büfeleri ve bir de görevli vardı.
Düzgün biçimde döşenmiş taşlardan oluşan birkaç basamak çıkarak kayaların önüne geldim. Kayaların önünde üstü ve giriş tarafı açık yaklaşık kare tabanlı oda gibi bir alan var. A Odası denilen bu bölümün yanları ve karşısında duvar gibi düzlenmiş dik kaya yüzeyleri ve bu yüzeylerde kaya kabartmaları var.
Buradaki bilgi levhasında bu kutsal alanın (odanın) Hititlerin yeni yıl kutlamalarını yaptıkları bilinen en büyük açık hava tapınağı olduğu yazıyor. Yine bilgi levhasının verdiği bilgilere göre “Sağda tanrıçalar solda tanrılar olmak üzere 63 tanrı kabartmasının Luvice adları yazılmıştır. Ve bunlar karşıda yer alan Hititlerin baş tanrısı Fırtına ve Güneş Tanrıçası olan Arinna’ya doğru ilerlemektedir” deniliyor.
Tanrılar Hitit tanrıları olmasına karşın Hurri kültüründen izler taşıması Hurri Ülkesinden gelen ve lV. Tuthaliya’nın annesi olan Kraliçe Puduhepa ile ilgilendirilerek bu odanın onun döneminde yapıldığı düşünülmektedir. Bu yüzden kabartmadaki baş tanrıların Hurrilerin Hava tanrısı Teşup ile Güneş Tanrıçası Hepat olabileceği de düşünülmektedir. Bu ana sahnenin karşısında ise odanın en büyük kabartması olan Büyük Kral lV. Tuthaliya kabartması bulunmaktadır.
Tanrıların tahtıdır
Anadolu’mun dağları!
Çiçeklerin, kuşların vatanı
Yaşamın vahşi tarafı
Saklar koynunda kız kaçıranı
Eşkıyayı, isyankârı.
Padişahlar çıkarsa da
En acımasızından fermanlarını
Anadolu’da dağlar
İnsanların ilk ve son sığınağı.