2018 yılından itibaren yaz saatine kalıcı olarak geçilmesiyle birlikte insanlar adeta karanlığa gömüldü. İnsanlar sabah karanlıkta evlerinden çıkarak yine aynı şekilde evlerine karanlıkta geri dönüyorlar. 2024 yılında da yaz saatinde kalınacağı kararı verilmesi üzerine vatandaşlar umutsuzluğa kapıldı. Sabah erken saatlerde evlerinden çıkan vatandaşlar, sabah soğuğu ile baş etmek zorundayken bir de bu uygulama yüzünden karanlıkla mücadele ediyorlar. Gün ışığı göremeyen vatandaşlar, psikolojik olarak da çöküş yaşıyor. Bu çöküşe ek olarak bir de fatura fiyatları ekleniyor maalesef. Sabah erken saatlerde kalkan vatandaşlar hem ışıkları açıyor hem de ısınabilmek için doğalgaz ve klima açmak zorunda kalıyor. İnsanlara yapılan bu eziyeti durdurmak yerine kalıcılığını devam ettirmek hangi mantığa sığabilir? Elektrik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, bu konuyla ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantı da konuşma yapan Elektrik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Şaban Tat, “Enerji talebinin henüz güneşin ışımadığı saatlere çekilmesine yol açan uygulamadan vazgeçilmelidir. Uygulamanın ilk döneminde 2016’nın kasım ve aralık, 2017’nin ocak, şubat ve mart aylarının elektrik tüketimleri etkilenmiştir. O dönemki hesaplamalara göre; söz konusu dönemlerde bir önceki yılın aynı aylarına göre; elektrik tüketiminde yüzde 6,5düzeyinde artış yaşandığı tespit edilmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bir an önce yıllardır açıklama gereği duymadığı İstanbul Teknik Üniversitesi’nden akademisyenlerin hazırlamış olduğu raporunu ve ayrıca uygulamanın sonuçları ile ekonomiye etkilerini içeren sağlıklı ve doyurucu bir çalışmayı kamuoyuna açıklamalıdır. Daha karanlık ve soğuk bir sabaha uyanan yurttaşların daha fazla enerji tüketeceği gerçeği, hangi bilimsel verilere dayanmaktadır. Nüfus yoğunluğu açısından olduğu kadar mesken, ticarethane ve sanayi tüketimindeki talebin yüksekliği bakımından da uygulamanın enerji verimliliği ile ilgisinin olmadığı açıktır. İnsan sağlığı üzerine ciddi olumsuz etkileri vardır. Toplumda depresyon, dikkat dağınıklığı, metalik sorunlar başta olmak üzere pek çok hastalığın yanı sıra kazaların artışı, bu sağlık sorunları ile ilgili hastalık, ölüm ve sakatlıkların da artışı anlamına gelir. En çok gece karanlığında uyanmak zorunda kalan hane halkı mağduriyet yaşamaktadır. Gün ışığı olmadığı için konutlarda aydınlatma ve ısıtma için fazladan enerji tüketimi söz konusudur. Öğrencilerin gece karanlığında yollara düşmesi, trafiğin karanlık saatlerde yoğunlaşması gibi toplumsal ve sosyal sorunlara da yaşanmaktadır. Enerji talebinin henüz güneşin ışımadığı saatlere çekilmesine yol açan uygulamadan vazgeçilmelidir. Enerji maliyetlerinin arttığı, derinleşen bir ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde, konut faturalarının üzerindeki bu "gereksiz" yükün kaldırılması her zamankinden daha büyük önem taşımaktadır. Başta batı illerimiz olmak üzere ülkemizi, kelimenin tam anlamıyla ‘gece karanlığında’ bırakan bu uygulamanın kaldırılması çağrısını bir kez daha dile getiriyoruz. Bir an önce gerek ekonomik gerekse de sosyal ve kültürel olarak yakın ilişkide bulunduğumuz ülkelerdeki gibi tekrar yaz saati kış saati uygulamasına geçilmesi mevcut duruma göre çok daha olumlu sonuçlar doğuracaktır” ifadelerine yer veriyor. Gerçekten de bu yaz saati uygulaması bir an önce sonlandırılmalı. Özellikle çocukların mağdur olduğu bu uygulamada, karanlık saatlerde çocuklar yoğun trafiğe maruz kalıyor. Ben şahsen Başkan Tat’a son derece katılıyorum. İnsanların üzerine bir karabasan gibi çöken bu uygulama bir an önce sonlandırılmalı ve yeniden kış saati ve yaz saati uygulamalarına geçilmeli.