Tarım konusunda bir türlü ders çıkarmıyoruz.
Ne geçmişi hatırlıyoruz, ne içinde bulunduğumuz zamanı yorumlayabiliyoruz ne de ileriyi planlıyoruz!
Nur topu gibi bir narenciye kriziyle karşı karşıyayız.
Kısa süre önce çoğunuz ekranlarda izleyip, gazetelerden okudunuz…
Limon dalında kaldı, üretici ağaçları köklemeye başladı, bahçede 1 lira, çarşı-pazarda bilmem kaç lira!
Yıllarca verilen emek, harcanan kaynak boşa gitti, milli servet çöpe atıldı.
Limondaki durumun benzeri -önlem alınmazsa- portakal, mandalina ve greyfurtta da yaşanacak gibi.
Rekor üretim var. İhtiyaç 5 milyon ton, üretim 7 milyon tonu aştı.
İhracat olmazsa bu ürünler dalında kalacak.
‘İhracatı açıyoruz’ demekle de bu ürünleri kurtaramayız çünkü İspanya başta olmak diğer rakip ülkelerde de üretim fazlası var.
Şimdi portakal, mandalina, greyfurt üreticisinin elinden tutulmazsa, önümüzdeki yıllar bu ürünleri ithal eder miyiz acaba…
Geçenler de bir yazımda değinmiştim.
Tekrar altını çiziyorum. Tarımda topyekûn ‘Planlama’ şart!
Anlık reflekslerle günün kurtarmak bu ülkenin tarımına uzun vadede çok büyük darbe vurur.
Bunun da dönüşü maalesef olmaz.
Mazot ve gübre fiyatları uçuşta.
Dünyada gıda enflasyonu yüzde 11 seviyelerinde, bizde yüzde 72’lerde…
Üretici para kazanamıyor, aracı kazanıyor, market kazanıyor, vatandaşlar da fiyatlardan memnun değil.
Kırmızı et sektörünün geldiği nokta ortada. Şimdi toplayacağız diye uğraşıyoruz.
Etinden ve sütünde fayda sağlanan bir hayvan ortalama 1 buçuk yıla yetişiyor da tarladan sökülen bir limon, portakal, mandalina, greyfurt ağacının yetişmesi ve meyve vermesi yıllar sürüyor.
Onun için iş işten geçmeden, lütfen!
Kalın sağlıcakla…