‘Bitsin artık bu kısıtlama, üşütmek üzereyiz kafayı’ Bu isyan yaklaşık bir yıldır devam eden pandemi kısıtlamalarına başta günde 3 saat yaşam hakkı verilen 65 yaş ve üzeri olmak üzere her yaştan ve sektörden vatandaşın, Antalyalının isyanı. Toplumun her kesimi fena halde bunaldı, yasaklar kademeli olarak kaldırılsa bile pandemi sürecinin yaralarını sarmak hiç de kolay olmayacak…
Yalnızlık, kimsesizlik ve çaresizlik atmosferi
Gerçek şu ki çok hazırlıksız yakalandık bu uğursuz virüs salgınına. İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük, en kapsamlı kapanma ve kapatılma sürecini yaşıyoruz. Her dönemin kendine has hareket ve örgütlenme tarzı var kuşkusuz. Ancak hiçbir bireyin veya kurumun hazırlıklı olmadığı böylesi bir süreci yaşıyoruz. O nedenle de yasaklar hafiflediğinde ya da kalktığında hızlı bir biçimde hareket etmek, içine düştüğümüz yalnızlık, kimsesizlik ve çaresizlik atmosferini aşmada birbirimize omuz vermek, destek olmak zorundayız.
Korku bulaşıcıdır, paniğe kapılmamak gerekli !..
Pandemi döneminde hepimizin sağlığı olumsuz etkilendi, psikolojimiz bozuldu. Pandemi döneminde ayrıca tansiyon, şeker, kalp ve damar hastalıklarında anormal artışlar gözlendiğini söylüyor uzmanlar. ‘Korku bulaşıcıdır’ diyen Klinik Psikolog Dila Soğancı, şu uyarılarda bulunuyor : “Pandemi döneminde ruhsal problemlerde artış yaşanıyor. Krizler beklenmedik bir anda ortaya çıkarak, bir takım olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Sosyal medyada üzerinden doğru-yanlış birçok bilgi ile bireyler korku, panik, stres ve endişe yaşarken uyku ve beslenme problemleri, bunun yanında obsesif düşünceler ve fobiler oldukça fazla görülen ruhsal rahatsızlıklar haline gelmiştir”
İnsanoğlunu en çok ürküten belirsizlik ortamı
Kaygı ve panik halinde mutlaka uzman yardımı almak gerektiğini vurgulayan Soğancı, şunları söylüyor: “İnsanoğlunu en çok ürküten ve baş etmekte zorlandığı şeyin belirsizlik olduğunu düşünürsek, tedavinin bulunamaması, her geçen gün dünyada ölümlerin oluşu, ülkemizde görülmüş oluşu kişide ölüm korkusuna neden olabiliyor. Psikolojik sağlığımızı koruyabilmek adına yaşanan salgın hastalığa karşı farkındalık oluşturulması gerekmektedir. İlk olarak panik halinden çıkarak, belirsizliklere odaklanmadan, yaşanan durumu kabul edip, günlük ritüellerimizi bozmadan önlemler almamız gerekmektedir. Eğer kaygınız, panik halinizin üstesinden gelemiyorsanız, duruma yönelik fobiler oluştuysa bir uzmana başvurulması gerekmektedir”
Başka ülkede böyle kısıtlama yok!
Yasaklardan en fazla etkilenen 65 yaş ve üstünün feryadına bugünde kulak vermedi ülkeyi yönetenler. Kıdemli vatandaşlar, adeta dışlandı, ötekileştirildi ve yaşamdan koparılma noktasına getirildi. 65 yaş ve üstüne uygulanan bu haksızlığa dünyaca ünlü şair Ataol Behramoğlu isyan bayrağını çekmişti. Kısıtlamanın bilimsel hiçbir gerekçesinin olmadığını vurgulayan Behramoğlu, 65 yaş üstü için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının anayasanın ve temel insan haklarının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek uygulamanın durdurulması talebiyle dava açmıştı.
65 yaş ve üzeri oyuncağınız değildir…
Ataol Behramoğlu, şu çarpıcı açıklamayı yapmıştı: “65 yaş ve üzeri vatandaşlar yöneticilerin oyuncağı değildir. Başka hiçbir ülkede böyle bir uygulama yoktur. Bir grup insanın bu keyfi uygulamayla yaşam haklarını sınırlamak haksızlıktır. Üstü örtülü olarak da olsa, -zaten şunun şurasında ne kadar ömrünüz var, dışarıda ne yapacaksınız, oturun oturduğunuz yerde- demektir. Evde oturma döneminde bu yaş gruplarından insanlar arasında kovidten ölümlerde eksilme olmadığı gibi normal ölümlerinde artış olduğundan kuşku duymuyorum”
Eve ekmek götürecek paramız dahi yok
Pandemi tüm sektörleri çok olumsuz etkiledi. Bu sıkıntılı süreçten turizm sektörü ve turizm emekçileri etkilendi doğal olarak. Şu günlerde yeni sezonun hazırlıklarını kimi tesisler sürdürüyor olsa bile büyük bölümü ‘Turizmin Başkenti Antalya’da yaşayan turizm emekçileri perişan durumda. Turizmde çalışan yüz binlerce işçi evine ekmek götürecek parayı dahi bulamıyor. Kaderleri ile baş başa bırakıldıklarını belirten turizm emekçileri, işsizlik maaşı ve sosyal güvenceleri de olmadığı için çok zor günler geçirdiklerini ifade ediyorlar. Sonuç olarak tablo ürkütücü, insanlar karamsar ve gelecek kaygısı zirve yapmış durumda. Bu açmazdan ancak bur mucize ile çıkılabilir diye düşünenlerin sayısı da bir hayli fazla.