Sevgili okurlarım, bugün size birçok kişinin yakındığı ve siyasilerin çok sık dile getirdiği, üstüne siyaset yaptığı Suriye savaşının detaylarını anlatmak istiyorum. Suriye’deki iç savaş bugün sekizinci yılına giriyor. 11 Mart 2011’de küçük bir protesto gösterisiyle başlayan ve Ortadoğu’daki en büyük felaketlerden birine dönüşen Suriye’deki iç savaşta yaklaşık 400 bin kişi yaşamını yitirdi. İç savaşta 3 milyon kişi yaralanırken, 1 milyon insan da sakat kaldı. Suriye iç savaşı nedeniyle milyonlarca insan mülteci durumuna düştü ve tarihi yapılar onarılamaycak şekilde yok edildi. Suriye’deki iç savaşta ilk kıvılcım Ürdün sınırındaki Dera’da baş gösteren Esad karşıtı protesto gösterileriyle başladı. Takvimler 11 Mart 2011’i gösteriyordu. Esad rejimi, Dera’daki protestoları ateş açarak bastırmaya kalkınca gösteriler bütün ülkeye yayıldı. Barışçıl protesto gösterileri çok geçmeden silahlı çatışmaya dönüştü. Suriye topraklarında topyekün savaş patlak verdi. Çatışmaların 2012 yazında ülkenin en büyük kenti Halep’e sıçraması iç savaşın dönüm noktalarından biri oldu. Aynı yılın ağustosunda Esad rejimi Şam kırsalı Guta’da kimyasal saldırı düzenledi. Şam yönetimi sarin gazıyla sivilleri hedef almıştı. Saldırı dünyayı ayağa kaldırdı ancak Batı’nın Şam yönetimine askeri müdahalesi için yeterli gerekçeyi oluşturmadı. Yedi yıldır süren iç savaşın dönüm noktalarından biri 2014 Haziran’ında yaşandı. Terör örgütü DAEŞ, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ele geçirdiği topraklarda “halifelik” ilan etti. Üç ay sonra ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyon DAEŞ’e yönelik hava saldırılarına başladı. Savaşın seyrini değiştiren gelişme ise 2015 Eylül ayında yaşandı. Suriye’de askeri üsleri bulunan Rusya, Esad rejimine destek için askeri operasyonlara başladı. Moskova’nın müdahalesiyle rüzgar tersine döndü. İç savaş sekizinci yılına girerken Şam yönetimi büyük kentlerde kontrolü sağlamayı başardı. Ancak ülkenin dörtte birine yakını başını YPG’nin çektiği Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolünde bulunuyor. 2 milyon 600 bin nüfuslu İdlib de silahlı muhaliflerin elinde. Suriye’deki iç savaşta Türkiye de aktörlerden biri. Türkiye 24 Ağustos 2016’da “Fırat Kalkanı Harekatı’na başladı. 7 ay 5 gün süren harekatla Cerablus, El Bab ve Dabık kontrol altına alındı. Sınırdan Türkiye’ye yönelik roket tehdidi bertaraf edildi. 20 Ocak’ta ise Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı” harekatı başlatıldı. Suriye’de barış için müzakere masası 2012’de Cenevre’de kuruldu. 2016’da Türkiye ve Rusya’nın girişimiyle Astana süreci başladı. Astana’yla Suriye’de Türkiye, Rusya ve İran’ın garantörlüğünde “çatışmasızlık bölgeleri” kuruldu. BM ve Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi verilere göre, 2011’de başlayan Suriye iç savaşında toplam 353 bin 935 kişi hayatını kaybetti. Gözlemevi verilerine göre, hayatını kaybedenlerin 106 bin 390’ı sivil ve bu sivillerin de 19 bin 811’i çocuk ve 12 bin 513’ü kadın. Söz konusu rakamlar kayıt altına alınanlar. Oysa gerçekte Suriye iç savaşında ölü sayısı 500 binden fazla. Fransız örgüt Handicap International’a göre de savaşta toplam 3 milyon kişi yaralandı, 1 buçuk milyon kişi savaş nedeniyle sakat kaldı. Uluslararası Af Örgütü, 2017 yılında yaptığı açıklamada, Şam yakınlarındaki Saydnaya cezaevinde 2011 ile 2015 yılları arasında yaklaşık 13 bin kişinin asıldığını duyurmuştu. 17 bin 700 kişinin de savaş başladıktan bu yana gözaltında öldüğü tahmin ediliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de 2011’den beri en az 60 bin kişinin işkence ya da kötü şartlardan dolayı hayatını kaybettiğini belirtiyor.
1 MİLYON MÜLTECİ
Suriye’nin nüfusu savaş öncesinde 23 milyondu. Bugün toplamda yaklaşık 11 milyon Suriyeli savaş nedeniyle yerinden edilmiş konumda. 2,8 milyonu çocuk olmak üzere yaklaşık 6,1 milyon Suriyeli evinden edilerek kendi ülkeleri içinde mülteci haline geldi. Yarısı çocuk 5,4 milyonu aşkın kişiyse, komşu ülkeler Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır’a kaçtı. Mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin başında 3,5 milyonu aşkın kişiyle Türkiye geliyor. Lübnan’da ise yaklaşık 1 milyon mülteci, Ürdün’de de BM rakamlarına göre yaklaşık 660 bin mülteci yaşıyor. Ürdün hükümetiyse bu rakamın 1,3 milyon olduğunu söylüyor. Öte yandan Irak’ta yaklaşık 246 bin, Mısır’da ise 126 bin mülteci yaşıyor. Suriye nüfusunun yarısına tekabül eden 5,3 milyonu çocuk ve genç olmak üzere 13,1 milyon kişi yardıma muhtaç. Suriye halkının üçte birinin sağlıklı içme suyuna erişimi yok ve yaklaşık yüzde 69’u aşırı yoksulluk koşullarında yaşıyor. Suriye iç savaşı, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Suriye’de bulunan çok sayıda yapının onarılamaz halde zarar görmesini beraberinde getirdi. Uzmanlar, savaşın Suriye’deki altyapıya büyük zarar verdiğini söylüyor. Savaşın yedi yılının ardından Suriye’deki hastane ve diğer sağlık tesislerinin yalnızca yarısı kullanılabilir durumda. 2017’de okul, eğitim tesisleri ve eğitmenleri hedef alan toplam 67 saldırı kayıt altına alındı. 7 bin 400’ü aşkın okul, askeri çatışmalar nedeniyle yok edildi, zarar gördü veya işlev görmez ya da erişilmez hale geldi. Suriye’de şu anda eğitim alanında 180 bin kişilik istihdam açığı bulunuyor. 2017’de hastane ve sağlık tesislerineyse toplam 108 kayıtlı saldırı düzenlendi. Uzmanlara göre savaş, Suriye ekonomisini 30 yıl geriye götürmüş bulunuyor. Şam’da görev yapan bakanlara göre, petrol üretimi yıllar içerisinde en düşük seviyesine ulaşmış ve fosfat ihracatı ve elektrik üretimi ciddi oranda düşmüş vaziyette. Dünya Bankası tarafından Temmuz 2017’de yayınlanan ve savaşın ekonomik ve toplumsal sonuçlarını mercek altına alan raporda, gayrisafi yurtiçi hasıladaki kümülatif kaybın 226 milyar dolar olduğu belirtiliyor. 2017 yılında Suriye içerisinde evinden edilmiş olan yaklaşık 655 bin kişi, ülkelerine geri dönmüş bulunuyor. Mülteci olarak bulundukları komşu ülkelerden Suriye’ye dönenlerin sayısıysa 70 bin civarındaydı. Evine dönen kişilerin çoğu yıllar boyunca kaçış halindeydi.