Antalya… Türkiye’nin tarım cenneti, neredeyse her köşe başında seralar, tarlalar; meyve, sebze bol bol yetişiyor.
Peki, bu kadar üretim yapılan bir şehirde neden pazarda ya da markette sebze ve meyve fiyatları bu kadar cep yakıyor? Sorun ne?
Öncelikle şu gerçeği kabul edelim, tarım artık eski usul değil. Her şey modernleşti, teknoloji girdi devreye ama bu gelişmeler çiftçilerin işini kolaylaştırsa da maliyetleri inanılmaz arttı. Görünen köy kılavuz istemez. Gübre fiyatları aldı başını gitti, tohum ve ilaç fiyatları her yıl katlanıyor. Tabii bir de işin mazot kısmı var. Çiftçi tarlaya traktörle gidecek, sera için araç gereç kullanacak ama mazot fiyatı uçmuş durumda. Bir de Antalya’da hava durumu da işin içine giriyor. Sıcak havalar, seller, dolular... Hepsi üretimi zorluyor bunu da düşünmek gerek elbette…
Diğer bir konu da ihracat tabii ki de! Antalya’da yetişen ürünler artık sadece bizim soframıza değil, yurtdışına da gidiyor. Özellikle Avrupa ülkelerine kaliteli ürün ihraç ediliyor. Bu durum, iç piyasada fiyatları artırıyor çünkü ihracata gönderilen ürünlerle rekabet etmek zorlaşıyor.
Tabii, aracılar ve nakliye de önemli bir etken. Antalya’da yetişen sebze ve meyveler, genellikle başka şehirlere gidiyor, oradan tekrar geri geliyor. O kadar yolda harcanan yakıt, taşımacılık maliyetleri derken, bu da fiyatlara yansıyor. Tarladan sofraya giden bu uzun yolculuk her ürünü daha pahalı hale getiriyor.
Sonuca gelirsek sevgili okurlar… Evet, Antalya tarımın başkenti olabilir ama bu maalesef fiyatların düşük olduğu anlamına gelmiyor. Maliyetler, ihracat ve aracılar derken fiyatlar sürekli artıyor. Üretici de zor durumda, tüketici de… Bu nedenle, hem üreticinin hem de tüketicinin desteklendiği, fiyatların dengelendiği bir çözüm şart. Hem cebimiz rahatlasın hem de soframız bereketli olsun öyle değil mi?