Türkiye'de en borçlu belediyelerin içinde yer alan şehirlerden biri de Antalya. 31 Mart'ta gerçekleşen yerel seçimlerin ardından Antalya'daki birçok belediye mevcut borcunu açıklamıştı.

Yapılan açıklamalarda milyonlar, milyarlar havada uçuşurken belediyeler bu duruma sebep olarak kamulaştırmasız el atmaları, işe alınan çok sayıda personel olduğu için personel giderlerinin arttığını ve daha az sayıda personelle aynı işlerin yapılabileceğini, personellere maaşlarının düzenli yatırılmadığını göstermişlerdi. Bu sorunların yanı sıra birçok işçiyle yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle davalık olunduğunu ve hukuki süreçlerin devam ettiğini açıklayan belediyeler de oldu.

Söz konusu durumla ilgili Muratpaşa Belediyesi'nin 2 milyar, Döşemealtı Belediyesi'nin 800 milyon lira olmak üzere Antalya'da bulunan birçok belediyenin dudak uçuklatacak borçları bulunuyor. Üstelik daha borçları ödenmemiş, dava süreçleri devam eden vatandaşlara yapılması gereken ödemeler sırada bekliyor. Bu borçların da ödenmesiyle birlikte belediyelerin borçları daha da artacak.

Yaşanan bu çıkmaza ise en büyük etkinin eskiden kalma kamulaştırmasız el atmalar ve imar planları olduğu açıklanmıştı. Öyle ki bu sorunlarla uğraşan Antalya'daki bazı belediyeler bir yandan da önceden başlatılan icra takipleri ile boğuşuyor. Yani zamanında alınmayan önlemler, dikkat edilmeyen kurallar bütün bir şehrin adının lekelenmesine yol açıyor. Bu durumda bütün belediyelerin ortak bir çözüm üretmesi bekleniyor. Ancak keşke oluşan sorunu ortadan kaldırmanın yollarını aramak yerine zamanında doğru adımlar atmayı başarabilsek ve bu sorunların oluşmasına sebebiyet vermesek.

Bir yandan Antalya'da yer alan belediyelerin gerçekleştirdikleri güzel projeler devam ederken bir yandan böyle tatsız durumlarla karşılaşılması insanı, belediyeleri övmemiz mi gerekiyor yoksa eleştirmemiz mi gerekiyor karmaşasına sürüklüyor.