Türkiye’nin çeşitli yerleşim alanlarının beşik gibi sallandığı süreci yaşıyoruz. Kimi uzmanlar, nerede deprem olacağını önceden tahmin edip uyarıyor ama önlem alınmıyor. Hal böyle olunca da uzmanlar ‘Duvara konuşuyoruz’ diye yakınıyor. Depremlerde can ve mal kayıpları oluyor, insanların psikolojisi bozuluyor. Pandemi döneminde yurdun çeşitli yerlerinden gelen deprem haberleri toplumda tamiri olanaksız ruhsal çöküntüler yaratıyor. Doğal olarak deprem haberleri ve yönetenlerin duyarsızlığı bir bölümü birinci derece deprem kuşağında bulunan Antalya’da da toplumu olumsuz etkiliyor.
İMO Başkanı Balcı’dan Antalya için çok önemli uyarı
Akdeniz’de sıkça yaşanan depremler nedeniyle Antalya’da bu doğal afetin kıskacında. Buna rağmen yeterli önlemlerin alınmadığı gerçeği ile karşı karşıyla bulunuyoruz. Bu konuya kafa yoranların başında da İnşaat Mühendisleri Odası(İMO)Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı geliyor. Mühendislik mesleğini ve başında bulunduğu meslek örgütünün önemini sıkça vurgulayan İMO Başkanı Mustafa Balcı, Antalya’nın depreme karşı hazırlıksızlığını, duyarsızlığını vurgulayan bir sosyal medya paylaşımında bulundu.
Havanda su dövmek yerine depreme hazır olmayı tartışmalıyız
İnşaat Mühendisleri Odası(İMO)Antalya Şube Başkanı Mustafa Balcı, söylüyormuş, yapıyormuş gibi günü kurtarmayı yeğleyen anlayışı benimseyen kimi uzman ve yöneticilerin tersine düşündüklerini ve önerilerini kamuoyuna açıklamaktan, gerektiğinde yüksek sesle sağır sultanlara duyurmaktan çekinmiyor. Sosyal medya paylaşımında şunları belirtiyor Başkan Balcı : “Ne zaman olacak ? Kaç şiddetinde olacak? Bir kenara bırakmalıyız artık.. Depreme hazır olmayı tartışmalıyız. Deprem öncesinde, anında ve sonrasında yapacaklarımızı tartışmalıyız. Afet ve Acil Toplama Alanları’nı tartışmalıyız. Deprem çantalarını tartışmalıyız. Bir an önce yapı stoğumuzun tesbiti için Deprem Master Planı yapmalıyız”
Olası bir depremde Antalyalılar nerede nasıl toplanacak ?
Öylesine farklı bir yapımız var ki afetler, ya da felaketler kapımızı çaldığında hareketi geçiyoruz. Zarar gördüğümüzde de dizlerimizi dövüyoruz. Günlük yaşamanın, günü kurtarmanın, kamuoyunu oyalamanın, aldatmanın, bu yolla siyasi rant kazanmanın yöntemlerini çok iyi uygulayan yönetenlere sahibiz. Gerçekçi olmak, Antalya’nın bir deprem felaketinde en az kayıpla, hasarla nasıl çıkacağını net bir şekilde ortaya koymak lazım. Bunun için de olası bir depremde afet ve acil toplanma alanlarının ciddi olarak yeniden belirlenmesi gerekli.
Antalyalı’nın hayatı bu kadar değersiz mi ?
Acı ama gerçek geleceği düşünen, geleceği planlayan, geleceğe yatırım yapan, olası olumsuzlara hazırlıklı olma gibi bir derdimiz ve düşüncemiz yok.. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın(AFAD)verileri Antalya’nın komik ve acınası halini ortaya koyuyor. Rakamlar asla yalan söylemez. AFAD’ın verilerine göre Antalya’da 967 toplanma merkezi var. Nüfus açısından Antalya’nın en büyüğü olan Kepez’de sadece 34 toplanma alanı mevcut. Dostlar alış verişte görsün türünden olan bu toplanma alanlarında kişi başına düşen alan ise Kepezlilerle alay edercesine sadece 1.07 metrakare..
Muratpaşa’da kişi başına düşen alan 1.6 metrekare
Antalya’nın ikinci büyük ilçesi Muratpaşa’da 235 yer toplanma merkezi olarak ayrılmış ayrılmasına da kişi başına düşen alan 1.6 metrakare..Konyaaltı’nda 82 toplanma alanı var, kişi başına düşen alan 2.35 metrekare..Bazı ilçelere ilişkin AFAD verileri ise şöyle : Döşemealtı’nda iyi bir görüntü var, 143 toplanma alanına karşılık, kişi başına düşen alan 10.92 metrekare.. Alanya’da 168 toplanma (kişi başına düşe alan 4.83 m2) İbradı’da 14 toplanma alanı(kişibaşı başına düşen alan 27.48 m2)Gündoğmuş da 3 toplanma alanına karşılık kişi başına düşen alan miktarı şaka gibi sadece 0.68 metrekare. Kemer’de 15 toplanma alanı(kişi başına düşen alan 5.81 metrekare)Serik de ise 49 toplanma alanında kişi başına 4.45 metrakare alan düşüyor. Başka söze gerek var mı ? Antalya’yı yönetenler depremi sanki doğal afet olarak görmüyor, bunun için de laf olsun türünden afet ve acil toplanma alanları belirlemişler. Bu durumda ‘Antalyalı’nın hayatı bu kadar değersiz mi ?” diye sormak gerekmez mi ?