Onu tanıdığımda gezgin ve mecnundu. Selamlaşıp, esenleşince gözlerini yuvarından çıkarırcasına baktı bana. Hiç gerek yokken “Ben Atatürk aşığım. O benim sevgilim. Hayatımın dönülmezdir. Yaşam felsefemdir” dedi. Ben de “Çok güzel.” Hangi okulu bitirdiğini sordum. Kahkaha attı. Kahkahanın nedenini sordum. Açıkladı karşımadaki adam:
-Halk üniversitesi. Halk.
-Nasıl yani?
Tam da anlatmak için sıra bekleyen asistanlarla benziyordu şimdi.
-Ben çocukken babam doğru bildiği şekille beni Cuma namazına götürdü. İki dizimin üstünde bağdaş kurdurdu. Bu caminin saygınlığı imiş. Namaz bitinceye kadar belki elli Defa ayak değiştirdim. Namaz bitti. Kendimi ve bütün Cuma namazı kılanları tebrik etmek geliyordu içimden. Camideki hoca, bir saate yakın konuştu ama kimseden ses çıkmadı. Ne konuşulduğunu bilmeden, Arapça konuşulan sözleri anamadan hep “Amin” dediler. Amin hep onaylama sözleri idi.
Kimseye bir şey diyemedim. Babama sordum:
-Baba bir şey anladın mı, camideki hocadan?
Babam:
-Ben Arap mıyım? Yahut hoca mıyım ki anlayayım?
-Baba ben de anlamadım. “Dedim” Ben anlamadığım bir toplantıya katılmam. Senin verdiğin değerleri anlıyorum. Bundan sonar ben camiye gitmiyorum. Şimdi düşünüyorum Arapça evrensel midir? Yahut da Peygamberler neden hepsi Arap. Allah Türkçe bilmiyor mu? Sonra cehennem ile korkutuyorlar. Benim cennetim bu dünyadır. Bu kadar kendine ve seçim bölgesine ihanet eden Deniz Baykal’ın cenneti mi, cehennemi midir, bu dünya?
Ben Uğur Mumcu’nun cenazesi törenine gittim. “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.” Dediği için. Ayrıca uzun yıllar gönüllü CHP’nin alt kadrosunda daha sonra ilçe ve il yönetimlerinde görev aldığını, Baykal tarafından parti adına gönderilen çiçeklerin parasını parti öder diye ödettiler. Bu ödemeler sonunda, ben esnaftım iflas ettim.
Ülkemizin aydınlık geleceği için Atatürk ilkesi ve devrimlerine bağlı olmaktan, yürütme yapmaktan başka umarımız da yoktur. Ne ise ben Hasan KESKİN olarak köyümde okul olmadığından başka köyde ilkokulu bitirdim. Şoförlük ve kola dağıtımı yaptım. Benim yanımdaki muavinler ve ben şimdiye kadar bir trafik cezası almadık. Şunu için söylüyorum bunu kurallara uyarız. TED kolejindeki resimlere bakarsanız ne olduğum nasıl olduğum ortaya çıkar sanırım. 12 Eylül öncesi ordumuzdaki askerlere “Bunlar Mustafa Kemal’in askerleri” dediğim için Hasan Fehmi Güneş beni en hafif deyimi ile
Odadan, toplantı odasından çıkardı. “Bu partide bizim gibi söylemediğimiz sözleri kabul etmiyoruz” dedi. Diğer insanlar da bizi: “Sosyal faşist ve Vandallıkla” suçladılar.
Türkiye’de ilk profesyonel apartman yöneticisi olduğunu belirtip, “Ben Atatürk CHP’sini istiyorum.” diyerek konuşa konuşa yanımdan uzaklaştı bir deli Hasan KESKİN.