Bugün size ayakkabın serüvenini anlatmak istiyorum. İnsanoğlunun ayaklarını korumak gibi temel bir işlevi yerine getiren ilk kullanım örneklerinden günümüzde dev bir moda endüstrisinin bir parçası olan ayakkabı, insanlar için temel bir öğe olmaya devam etti. Tarih öncesi dönemlere ait olan tüm buluşlar gibi ilk ayakkabının ne zaman giyildiği bilinmemektedir ve arkeolojik kanıtlar da bu konuda karışık cevaplar vermektedir. Arkeolojik çalışmalar sayesinde bulunan en eski ayakkabı M.Ö. 7.000li yıllara tarihlenmektedir ve Amerika’da bulunmuştur. İlk ayakkabının halat, yaprak ve hayvan derisi gibi materyallerden yapıldığına inanılır. Tüm bu materyaller dayanıksız olduklarından, bu konudaki arkeolojik kanıtlara az rastlanır. Diğer bir kanıta göre ise ayakkabı, günümüzden 40.000 yıl önce bile kullanılmaktaydı. Tarih öncesi kemikler üzerinde çalışma yapan arkeologlar, insanların ayak parmaklarına ait olan kemiklerin boyutlarında küçülme gözlemlemişlerdir ve bu sebeple o dönemde insanların ayaklarının bir nesne ile kaplı olduğuna inanırlar. Buna rağmen bu inanış henüz kanıtlanmış değildir. Tarih öncesi dönemlere ait pek çok ayakkabı tasarımı, günümüz sandallarına benzerlik göstermektedir ve koruyucu bir tabanın ayağa ip ve benzeri materyallerle bağlandığı gözlenir. Günümüzde bizim ayakkabıya olan gereksinimimiz su götürmez bir gerçek olmasına rağmen o dönemde insanların ayakkabı kullanmaya başlaması ile birlikte seyahat, çalışma ve zor koşullarla baş edebilme yeteneklerinde önemli bir iyileşme gözlenmiştir. Ayakkabının halkların kültürlerine olan etkisi çok yüksektir. Örneğin Asya’nın büyük bir kesiminde insanlar birbirlerinin evlerine girerken ayakkabılarını çıkarmak zorundadır. Bu gereksinim zaman içerisinde Avrupa ve Kuzey Amerika’daki pek çok evde de uygulanmaya başlanmıştır. Asya’da ev içerisinde giyilmesi gereken ayakkabılar genellikle ev sahipleri tarafından misafirlere verilir ancak bu uygulamaya dünyanın geri kalanında pek rastlanılmaz. Müslümanlar, camiye girmeden önce ayakkabılarını çıkarırlar. Tarihte ilk ayakkabıyı kim yapmış, kim giymiş tam olarak bilinmiyor. Roma askerleri deri sandaletlerini giyerken, imparatorlarının ayaklarında altından yapılmışları vardı. Ayakkabıda süslü püslü materyalleri ilk kullanan millet Yunanlılar oldu. Asya ve Avrupa’da giderek yayılan ayakkabıcılık, tüm dünyayı etkisi altına aldı. Rönesans devrinin belki de en büyük sanatçısı ve aynı zamanda da mucit olan Leonardo da Vinci, anlaşılması zor makineler tasarlamaktan sıkılmış olacak ki ayakkabıya yüksek topuk eklenebileceğini akıl etti. Söylendiğine göre, Floransa’daki pek ünlü ve soylu bir ailenin kısa boylu kızının ihtişamlı düğününde gözlerden kaybolmaması için buldu bu çareyi. Tabii böyle dikkat çekici bir giyeceği hemen diğer kadınlar da taklit etmek istedi ve topuklu ayakkabılar gösterişin ve şıklığın simgesi olarak yaygınlaştı. Aristokrasi sisteminde topuklu ayakkabılar kişilerin sosyal statülerini göstermek amacı ile kullanılmaya başlanırken asil olmayan kişilerin topuklu ayakkabı giymeleri yasaklanmış ve sistem içinde mertebe yükseldikçe topuğun yüksekliği de arttırılmıştır. Bu dönemde yine erkekler de topuklu ayakkabı giyerlerken kadınlar ise dengede yürüyebilmek adına sopalar kullanmışlardır. Zaman ilerledikçe ve aristokrasi sisteminin çökmesi ile zaman içinde topuklu ayakkabılar unutulmuş ancak daha sonra estetik görünüm kaygıları ile özellikle de İngiltere’de popülarite kazanmaya başlamıştır. Fransa’da sokağa atılan tuvalet atıklarına basmamak için kullanılan topuklu ayakkabılar zamanla kişilerin kendilerini daha uzun boylu göstermesi ve estetik olarak daha şık bir görünüme kavuşulması gibi nedenlerle kullanılmaya başlanmıştır. Kullanım amacı ne olursa olsun günümüzde tartışılmayacak tek konu pek çok kişinin ayakkabı seçimini topuklu ayakkabılardan yana kullanmasıdır. Yüksek topuklu ayakkabı modelleri kadar daha rahat yürünebilen bir model olması nedeni ile dolgu topuklu ayakkabı modellerinin de satış rakamları son derece yüksektir ve ünlü ayakkabı markaları tarafından kreasyonlarında çok sık kullanılmaktadır. İlk kez 1917 yılında Keds markalı ayakkabılar “spor ayakkabı” olarak pazarlandı. Bunlar ilk spor ayakkabılardı. Tamamen kauçuk tabandan oluşan bu ayakkabılar için reklam ajansı sahibi Henry Nelson McKinney tarafından “Sneaker” adı verildi. Mokasen hariç diğer tüm ayakkabılar yürürken gürültü çıkartıyordu. 1979 yılında, Stride Rite Corporation Keds markasını satın aldı. Zamanla ayak sağlığı hakkında bilgiler arttıkça rahat ve ortopedik ayakkabı üretimi de hızlandı.