Hadi gelin bugün zaman yolculuğu yapalım birlikte, geçmişe gidelim bir zamanlar gösterişli bir diyara gidelim. Eski Mısır’a… Hayranlık uyandıran medeniyette yaşamak nasıl olurdu?

Eski Mısır'da yaşamak, birçok açıdan bugünkü yaşamdan oldukça aşırı farklı bir yaşam olurdu. İlk olarak, teknoloji ve bilimsel ilerlemeler henüz bugünkü seviyede olmadığından, günlük işlerimizi çok daha basit araçlar ve yöntemlerle yapmak zorunda kalırdık. Örneğin, tarım, Eski Mısır ekonomisinin bel kemiğiydi, o olmadan Mısır diye bir ülke olmazdı. Nil Nehri'nin yıllık taşkınları sayesinde verimli topraklarda çiftçilik yapmak mümkündü, bu da matematiğin önemini ortaya çıkardı.

Tarımla uğraşan biri olsaydık, günümüz modern tarım araçlarından yoksun olarak, çok basit el aletleri ile tarlalarda çalışırdık.Bugünkü toplum yapısı ile Eski Mısır’da çok farklıydı. Toplum yapısı oldukça katı ve hiyerarşik bir yapıya sahipti. Firavun, ‘tanrı-kral’ olarak kabul edilir ve mutlak otoriteye sahipti, bu durum o dönemde yadırganmıyordu.

Firavunun altında, soylular, rahipler, askerler ve zanaatkarlar gibi çeşitli sınıflar bulunurdu. Eğer sıradan bir çiftçi ya da işçi olsaydık, sosyal merdivenin alt basamaklarında yer alırdık. Bununla birlikte, bu dönemde eğitim ve okuryazarlık da sınırlıydı, bu yüzden birçok insan okuma yazma bilmezdi. Yani üst sınıftan değilseniz hiçbir önemi yoktu.Eski Mısır'da din, hayatın her alanında büyük bir öneme sahipti. Çok tanrılı bir dine inanılırdı ve her tanrının farklı bir rolü ve sorumluluğu vardı.

Eğer bir Eski Mısırlı olsaydık, yaşamımızı büyük ölçüde dini ritüellere ve inançlara göre şekillendirirdik. Tapınaklar ve ibadet yerleri günlük yaşamın merkezi yerlerindendi. Ayrıca ölümden sonraki hayata büyük bir inanç vardı ve bu inanç, mumyalama ve mezar hazırlıkları gibi birçok ritüelin gelişmesine yol açtı. Her bir tanrının farklı bir görevi ve koruması gerekenleri vardı. Sed, İsis, Ra, Anubis, Osiris, Tot gibi birçok tanrı ve tanrıça vardı.

Eski Mısır’dan günümüze ulaşan mimari yapılar, günümüze ulaşan hayranlık uyandıran yapılardır. Bu yapılar, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda dini ve kültürel anlamda da büyük öneme sahiptir. Eğer o dönemde yaşasaydık, bu muazzam yapıların inşasında çalışmak ya da bu yapıları ziyaret etmek günlük yaşamımızın bir parçası olabilirdi. Sanat da Eski Mısır'da önemli bir yer tutardı; heykeller, freskler ve yazıtlar, hem dini hem de günlük yaşamı tasvir eden önemli eserlerdi. Tanrıların, tanrıçaların heykelleri ve kutsal saydıkları hayvanların heykelleri dikkat çekerdi.

Eski Mısır'da giyim, sosyal statüyü ve zenginliği göstermek için önemli bir araçtı. Kadınlar ve erkekler genellikle keten kumaşlardan yapılmış kıyafetler giyerdi. Eğer bir soylu ya da zengin biri olsaydık, daha ince ve kaliteli keten kumaşlardan yapılmış, süslü ve zengin işlemeli giysiler giyerdik. Sıradan bir vatandaş olarak ise daha sade ve basit kıyafetlerle yetinmek zorunda kalırdık. Eski Mısır’da peruk takma gibi bir adet vardı. Erkekler genellikle saçlarını kazıtırdı.

O dönemde yaşamak, bugünkü yaşamdan oldukça farklı ve bir o kadar da büyüleyici olurdu. O dönemin toplumsal yapısı, dini inançları, mimarisi ve günlük yaşamı, bizi tarihin derinliklerinde unutulmaz bir yolculuğa çıkarırdı. Eski Mısır'ın büyülü dünyasında bir an için bile olsa yaşamak, geçmişin gizemlerine bir adım daha yaklaşmak demek olurdu. Tabii her koşulunu göze almak kaydıyla…