1986 doğumlu olan Büşra Sanay, lisans eğitimini Konya Selçuk Üniversitesi’nde tamamlamıştır.
Mezun olduktan hemen sonra CNN Türk ekranlarında haber spikeri olarak göreve başlamıştır. 2021 tarihinde ise CNN Türk’ten ayrılmıştır. Tanınan bir yüz olmasına rağmen 2015 yılında gerçekleştirdiği Türkiye’nin ensest gerçeği özel haberiyle dikkat çekmiştir. 2018 yılında da yıllarca üzerinde çalıştığı Kardeşini Doğurmak kitabı ile çok satanlar listesine girmiştir. Bu kitap Türkiye’nin ensest gerçeğinden bahsetmiştir. Görmezden gelinen, susturulan, yok sayılan, korkutulan insanların sesi olmuştur.
Sanay, bu kitabın üzerinde uzun yıllar çalışmıştır. Bu süreçte sadece mağdur ve aileleri ile görüşmekle sınırlı kalmamış, psikologlar, hukukçular, eğitimciler, sosyologlar, ilahiyatçılar ile bire bir görüşmeler yayıp ortaya bir tablo çıkarmıştır.
Peki ensest kelimesini daha önce duymayanınız var mı?
Eminim vardır. Ya da duymuşsunuzdur ama tam anlamı ile hakkında bilgi sahibi değilsinizdir. Ya da biliyorsunuzdur ama konuşmaya korkuyorsunuzdur. O zaman ilk olarak ensest kelimesinin anlamından bahsedelim. Ensest, evlenmeleri töre ve yasaca yasak olan, yakın kan bağı olan kişiler arasında cinsel ilişkinin bulunması demektir. Peki ensest mağduru teriminin anlamı nedir? Yakın kan bağı olan kişiler tarafından taciz ve tecavüze uğrayan kişi demektir. Eğer en yakınımıza güvenemeyeceksek, kime güveneceğiz? Bizi kim koruyacak? Bana bu kötülüğü yapan kişileri şikayet edersem ceza alacak mı? Babama, abime bir şey olacak mı? İşte bu sorular mağdur olan kişiler tarafından sorulan sorular. Cevapları nerede peki?
İşin özüne inelim mi biraz? Bu ülkede ensest mağduru birçok insan var. Bu mağduriyeti yaşayan çoğunluk ise çocuklardan oluşuyor. Bunun en büyük sebebi ise yaşadıklarını anlamıyor olmaları. Anlamaya başlayanların da korkutulmaya, sessiz kalmaya ve tehdit edilip sindirilmeye müsait olmaları. Çünkü onlar birer çocuk. Uğradıkları mağduriyetin farkında bile değiller. Anlamaya başladıklarında ise yaşadıklarının travmaya dönüşüp davranışlarına yansıyor olması. İşte kitap bize bundan bahsediyor. Bu çocukların başına gelenlerden sonra yaşanılan adli ve hukuksal süreçlerin nasıl ilerlediğinden, mağdur olanların psikolojik durumlarından, babası, abisi ya da yakın akrabası tarafından tacize, tecavüze uğrayan çocukların yaşadıkları süreçten bahsediyor. Gerçekler ne kadar acı ve korkutucu olsa da Sanay bize gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlatıyor. Aslında amaç bunu korkusuzca dile getirmek. Yok sayılan ya da görmek istenilmeyen bu gerçeğin ortaya çıkarılması ve gerekli önlemlerin alınıp, suçu işleyenlerin ise gerekli en ağır cezaya çarptırılıp, uygulanmasını istiyor. Sanay’ın 2015 yılında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ile yaptığı özel haber en çok okunan haberler arasına giriyor. Kitapta da bu habere yer veriliyor zaten. Canan Güllü bu vakalar için bakanlıktan destek istediğinde Müslüman bir ülkede böyle bir şey olmayacağı cevabı alması zaten bu olayın üstünün kapatılmak istenmesinin somut örneğidir bence. Ayrıca ensest biter mi sorusuna aslında eğitimle en aza indirilebileceğinden bahsediliyor. Sanay, bu kitabı yazarak bir yerde elini taşın altına koymuş oluyor. Bu amaç için atılan taşlardan biri sadece. İşe yaradı mı sorusuna gelirsek eğer, her eylemin küçük ya da büyük sonuçlara gebe olduğunu düşünüyorum. Bu kitap sayesinde birçok kişinin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anladığına, gerçekleri okuyunca bilinç seviyesinin yükseldiğine eminim. Yani amaç seslerini duyurmak, onlar için adaletin sağlanması için gerekli sürecin ve denetimlerin yapılmasını istemekti. Belki bu kitap yasal sürece etki etmemiş olabilir. Ama birçok kişinin harekete geçip adaleti aramasına neden olduğuna eminim.
Biraz kitabın içeriğinden bahsetmek istiyorum. Bu kitapta beni derinden yaralayan çok şey oldu. En önemlisi de değişime uğradım. Büşra Sanay’ın kendi youtube kanalında bir videosunu izlemiştim. Kitabı yazmadan önceki Büşra değilim, asla da olamam. Kitabı okuyacak olanlarda asla eskisi gibi olamazlar diyordu. Çok haklı. Kitabı bitirdikten sonraki ben eski benden çok farklı. Okuduklarımdan sonra derinden sarsıldım. Okurken de sarsıcıydı ama asla bırakmayı düşünmedim. Halının altına süpürülen o gerçekleri acı da olsa okumam gerekiyordu. Ve sonuna geldiğimde boğazımda yutkunamadığım bir düğümle kala kaldım. Kitabı okumayanlar için bu yazının onları sarsmasını istiyorum.
“ Donup kalıyorsun. Bir de küçüksün ve korkuyorsun, çünkü aynı evde yaşıyorsun… ‘’
Aile içi cinsel istismar mağduru
Şimdi sizlere bu cümlenin beraberinde neleri getirdiğinden, yaşayandan ise neleri götürdüğünden bahsedelim.
Bu kitap bize istismar mağduru insanların yaşadıkları hukuksal, psikolojik ve sosyolojik sorunların süreçlerinden bahsediyor. Adalet sisteminin uygulunabilirliğindeki sorunlardan bahsediyor. Ayrıca Çocuk İzlem Merkezi ( ÇİM ) çocukların ilk götürüleceği yer olmalı.
Yapılan araştırma sonucunda görüşülen alanında uzman kişiler ÇİM (Çocuk İzleme Merkezi) ‘in yeteri kadar sayıda olmamasından söz etmiş. Peki ÇİM neden bu kadar önemli? Mağdur olan çocukların bu merkezde ilk ifadelerinin alınması kişinin ruh sağlığı, korkmaması, doğru ifade vermesi açısından önemli olduğuna değiniliyor. Burada ilk ifadenin öneminden bahsediyor. Çocuk ilk kez ifade verdiğinde jest ve miniklerle yaşadığı acıyı yansıtırken, bunu defalarca kez yapmış ise o duygunun yitirildiğinden bahsediyor. İlk ifadenin sağlıklı bir şekilde alınması, kişi yakın zamanda istismar edildiyse delillerin alınıp adli tıp kurumuna verilmesi, istismara ve tecavüze uğrayan çocukların raporlarını veren merkezlerin tıbbi donanımlarının son derece iyi olması ve mağdurun aynı ifadeyi defalarca kez vermesine gerek kalmamasını vurguluyor. Çocuğun Verdiği Şifreleri çözmenin öneminden bahsediyor.
Devamı yarın…