Antalya... Masmavi denizi, altın sarısı plajları ve tarih kokan sokaklarıyla sadece tatilcilerin değil, tarımın da gözbebeği bir şehir.

Ama Antalya’nın zengin tarım geçmişinde göz ardı edilen, neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir değer var ve kimse bunu bilmiyor. İpek böcekçiliği! Düşünün ki bugün hâlâ bu güzel şehirde ipek böcekçiliği devam ediyor olsaydı, ne olurdu? Gelin bir bakalım!

Antalya'nın dört bir yanı portakal bahçeleriyle çevrili ama bir zamanlar buradaki dut ağaçları, ipek böceklerine ev sahipliği yapardı. Dut ağaçlarının gölgesinde, sabırla ve emekle ipek böceklerinin koza örmesini beklemek, bu şehrin kültürel zenginliğinin bir parçasıydı. Ne yazık ki zamanla modern tarımın ve sanayileşmenin baskılarıyla bu değerli uğraş unutuldu gitti. Eskide kaldı, bu durum bir yara gibi duruyor.

Ama durun, hayal kuralım. Diyelim ki ipek böcekçiliği Antalya’da devam ediyor olsaydı, bu şehirde neler değişirdi?

Öncelikle, Antalya’nın kırsal bölgelerinde yaşayan birçok aile için bu iş önemli bir geçim kaynağı olurdu. Yılda birkaç kez toplanan ipek kozaları, hem iç piyasada hem de uluslararası arenada ciddi bir ekonomik getiri sağlayabilirdi. Ayrıca, ipek üretimiyle birlikte geleneksel dokuma ve el sanatları da canlanır, şehir adeta bir “ipek şehri” olarak anılmaya başlardı.

İpek böcekçiliğinin sadece ekonomik değil, çevresel katkıları da olurdu. İpek böceklerinin beslendiği dut ağaçları, Antalya'nın ekosistemine katkı sağlayarak bölgedeki biyolojik çeşitliliği artırabilirdi. Hem doğa kazançlı çıkar hem de tarım faaliyetleri daha sürdürülebilir bir hale gelirdi.

Bununla da kalmaz, turizm sektörü de bu durumdan payını alırdı. İpek üretim süreci, yerli ve yabancı turistler için cazip bir kültürel etkinlik haline gelebilir, hatta ipek festivalleri düzenlenebilirdi. Antalya’nın sadece denizi ve güneşiyle değil, ipeğiyle de ün salması, bu şehre yepyeni bir kimlik kazandırırdı. Bu kimlik adını altın harflerle yazdırırdı tarihe!

Ne dersiniz dostlar? Bugün, Antalya'nın dört bir yanına serpilmiş dut ağaçlarının altında, o ipek kozasının bir parçası olduğunuzu hayal etmek güzel değil mi? İşte bu yüzden, ipek böcekçiliği Antalya’da devam ediyor olsaydı, hem geçmişin zarafeti günümüze taşınır hem de bu şehir, doğasıyla ve kültürüyle bir kat daha zenginleşirdi.

Belki de şimdi, Antalya’nın unutulmuş hazinelerini tekrar hatırlamanın tam zamanı. İpek böcekçiliği, sadece eski bir hatıra olarak kalmamalı; bu toprakların köklerinde yatan o değer, bir kez daha gün yüzüne çıkmalı. Antalya’nın ipekle süslenmiş geleceği, belki de düşündüğümüzden daha yakın... Belki de Antalya Büyükşehir Belediyesi bu duruma bir el atar ve yeniden Karaalioğlu Parkı’nda eskiden olduğu gibi bir ipek böcekciliği için böcekhane açılır!