Merhaba,

Sizce hırsızlık nedir? Malınızın, mülkünüzün çalınması mı yoksa elinizden kayıp giden hayatınız mı?

Yine nerden mi bu buldum konuyu… Efendim gazetelerin, radyo ve tv haberlerinin, arkadaş sohbetlerinin konusu yine geldi dolaştı, 2020 yılında hayatımızı mahveden pandeminin versiyonlarında takılı kaldı. Korkunun korkusunda ve hatta korkunun gölgesinde yaşarken, birden hayatlarımızın çalındığını düşündüm. Yıllarca çalışıp alınan altın bir bileziğin kaybolmasından milyonlarca defa önemli olan insan ömrünün, gücü elinde tutan insanlar tarafından çalındığını artık herkes biliyor. Ama bu herkes her zamanki gibi konfor alanı bozulmasın diye susmaya devam ediyor.

Yarasadan çıktığı söylenirken, bir laboratuardan kaçan virüsün dışarı hayatında buluştuğu haylaz virüslerle takılması sonucu, değişime uğramasına kadar bir sürü komplo teorisini dinledik, dinlemeye devam ediyoruz.

Aşı gerçekten insan hayatı için önemli bir ilaçken, pandemi senaryosunun en kötü oyuncusu olarak tarihe yazıldı sanırım. Gencecik insanların ani ölümlerine tanıklık etmekten, dostlarımızı, kardeşlerimizi peş peşe toprağa vermenin acısı ve şaşkınlığı içinde kaldık. Şimdi aşı olanların çoğu bana kızıyor, bunu yürekten hissedebiliyorum. Ama aşı olmamış biri olarak, birçok insan tarafından aşağılandığım günleri hatırlıyorum. Maske takmadığım için bana kızanları, benim gibiler yüzünden hastalığın bir türlü geçmediğini söyleyenleri, aslında bizi hiçbir yere almamaları gerektiğine kadar binlerce, milyonca sözcüğe tanıklık etti kulaklarım. Ve sonuçta ben ve benim gibiler kazandı. Hani o aşı olmayanlar!

Mesele aşıdan çok, ne olduğunu bile anlamadan anlatmaya çalışanların karıştırdığı kafalardı bence. Hatırlıyor musunuz, önceden kimsenin dönüp bakmadığı maskelerin fiyatları aniden nasıl da tavan yapmıştı. Kendi insanını kazıklamak için kenarda bekleyenlerin sayısı hemen nasıl da artmıştı. Sokağa çıkabilmek için yalandan kedi köpek bakanlar çoğalmış, yine sokaklarda gezebilmek adına kolluk kuvvetlerinden kurtulmak için elinde torbayla o bakkal senin bu market benim sözüm ona alışverişe çıkan büyükler ve yalanın her türlüsü… Neden sorusunun sorulmaması ve boyun eğmek yüzünden geçen uzun bir zaman dilimi, kısaca çalınan hayatlarımız.

Altı aşı olduğu için gururla gezen bazılarının bugün bağışıklığını güçlendirmek için doktor doktor gezdiği zamanlardayken yeni virüs tüm dünyada alarm vermeye başladı. Yeni bir kapanmaya yeni yalanlara tok olan karnım sadece bu insanların neden bunu yapmaya çalıştıklarını düşünürken çok yoruluyor. Güzel ve keyifle yaşamak varken sorunlarla ve umutsuzca yaşamak. Küresel güç kaynaklarının insan hayatıyla oynadığı ve hatta insanın bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi kobay olarak kullanıldığı zamanlardayız. Ülkeler kendi sınırlarındaki insanlarını refah içinde, sağlık ve huzurla yaşatacağına ne zaman ne yapsak da kitleler halinde imha etsek çabasındalar.

Gökyüzünden yayılan zehirli gazlar, toprağın verimsizliği, sistemlerin duyarsızlaşması, insanın çoğalması derken elde kaldı sıfır… Hayatlarımız elimizden yiyecekle, havayla, suyla çalındı önce. Ve şimdi korkuyla çalınıyor. Bu hızlandırılmış ölüm yolculuğumuzda küresel oyunların elinde oyuncak olmuş insancıklar olarak yaşamaya devam edeceğiz tabii ki. Çünkü başka çaremiz yok ne yazık ki!

Yeni korku dalgası tam olarak ne zaman kapımızı çalacak bilmiyoruz. O zamana kadar keyifle, dışarılarda dostlarınızla keyifle zaman geçirin. Çalınan hayatlarımıza inat mutlu olmaya çaba gösterin. Ve gerçek sağlığın mutlu insan olmaktan geçtiğini unutmayın. Boşuna ilk önce mutluluğumuzu çalmadılar…

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…