Sevgili okurlarım, bugün sizlere dünyanın en eski kütüphanesi olan Asurbanipal Kütüphanesi’nden bahsedeceğim. Kitapların ne kadar önemli olduğundan bahsetmeme gerek bile yok. Kitaplarla arası iyi pek iyi olmayanların bile defalarca okumaktan zevk aldığı, dönüp dönüp baktığı bir kitap illaki vardır. Kütüphaneler ise bu bambaşka dünyalaraı bize taşıyan en önemli unsurlardan biridir. İşte Asurbanipal Kütüphanesi’ni temelde özel kılan şey de bu. O, kitapların korunmasını ve kolayca herkese ulaşmasını sağlayan ilk yapıt.

Asurbanipal Kraliyet Kütüphanesi, 30.000’den fazla kil tableti ve çivi yazısı ile yazılmış metinler içeren parçaları bünyesinde barındırır. Bu metinlerin konuları hükümet kayıtlarından edebiyat eserlerine ve teknik talimatlara kadar uzanmaktadır. Asurbanipal Kraliyet Kütüphanesi bazen dünyadaki “ilk kütüphane” veya “dünyanın hayatta kalan en eski kraliyet kütüphanesi” olarak tanımlanmaktadır. Kütüphane, bugün Kuyunjik olarak bilinen Ninova sahasında kazı yapan arkeologlar tarafından keşfedildi. Ninova, Asurbanipal devrinde Neo-Asur İmparatorluğu’nun imparatorluk başkenti olduğundan, kütüphane bu yöneticiye atfedilmiştir. Asurbanipal Kraliyet Kütüphanesi, 30.000’den fazla kil tableti ve çivi yazısı ile yazılmış metinler içeren parçaları bünyesinde barındırır. Bu metinlerin konuları hükümet kayıtlarından edebiyat eserlerine ve teknik talimatlara kadar uzanmaktadır. Asurbanipal (‘Asur’un varisi olan tanrıçanın yaratıcısıdır’ anlamına gelir) genellikle Neo-Asur İmparatorluğu’nun son büyük hükümdarı olarak görülür ve MÖ 668’den MÖ 627’ye kadar hüküm sürmüştür. Bu dönemde Neo-Asur İmparatorluğu, Asurbanipal’in yönetimi altındaki Babil, Pers, Suriye ve Mısır da dâhil olmak üzere en büyük bölgesel genişlemesine ulaştı. Asurbanipal konulara adalet ve adil yargılama ile hükmettiği için, popüler bir kraldı. Bununla birlikte, düşmanlarıyla baş ederken acımasızlığı ve zulmü ile de tanınır. Asurbanipal’ın en büyük başarısı, kraliyet kütüphanesini yaratmasıydı. Başlarda Asurbanipal’in, kral olarak babası Esarhaddon’un yerine geçmesi beklenmemişti, çünkü Sin-iddina-apla adında bir ağabeyi vardı. Ağabeyi MÖ 672’de öldüğünde, Asurbanipal babasının varisi oldu. Asurbanipal, ağabeyinin ölümünden önce aslen krallığı miras alma niyetinde olmadığı için, bilimsel arayışlarda bulunmaktan çekinmedi. Bunun sonucu olarak, okuyup yazabildi ve matematik ve petrol kehaneti dâhil olmak üzere çeşitli bilgi alanlarında ustalaştı. Belki de bundan dolayı Asurbanipal, imparatorluğunu istikrara kavuşturduktan sonra kraliyet kütüphanesini yaptırdı. Daha sonra, Asurbanipal’in kütüphanesinin fiziksel kalıntıları ve belki de hatıraları, 19’uncu yüzyılda yeniden keşfedilmek üzere kayboldu. 1850’lerde, İngiliz Müzesi, Ninova sahasında kazılar yaptı. Kraliyet kütüphanesinin ortaya çıkarılması bu dönemde oldu ve bu keşfi ile tanınan adam İngiliz arkeolog Sir Austen Henry Layard oldu. Ninova kazısı 1930’lara kadar aralıklarla devam etti ve bu kazılar sırasında 30.000’den fazla kil tablet ve parçalar ortaya çıkarıldı.

GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU

Asurbanipal Kraliyet Kütüphanesi, birkaç nedenden dolayı önemlidir. İlk olarak, keşfedilen kil tabletleri ve parçaların sayısı, Asurbanipal kütüphanesini zamanının en büyük metin koleksiyonlarından biri yapar. Kralın kişisel kütüphanesi tıp, mitoloji, sihir, bilim, şiir ve coğrafya gibi bilgi alanlarından metinler içeriyordu. Bu kütüphaneden en çok bilinen belgelerden biri ise, hayatta kalan en eski eser olarak kabul edilen Gılgamış Destanı’nın bir versiyonudur. Asurbanipal’in kütüphanesinin içeriğinde yer alan konuların çeşitliliği göz önüne alındığında, bu koleksiyon antik Yakındoğu’nun modern çalışmasında büyük önem taşır. Bir İngiliz gazetesi olan Guardian makalesine göre kütüphane, Asurbanipal’in, Asur İmparatorluğu’na nispeten daha uzun bir süre boyunca hükmeden güçlü ve acımasız bir kral tarafından bırakılan “medeniyete kalıcı katkısı” idi. Acımasız hırs ve takdire değer örgütlenme sayesinde büyük bir imparatorluğu sürdürdü. Bu hırs, Guardian’ın “şimdiye kadar yaratılmış en korkunç görüntülerden bazıları” olduğunu söyleyen Asur sanatı ile temsil edilir. Bunlar işkence, katliamlar, ağızlardan kopan diller ve diğer birçok zulümden oluşur. Bu şiddet makinesi arasında bir şekilde edebiyatı ve bilgiyi korumanın değeri fark edilmiştir.

Günümüzde, İngiliz Müzesi (British Museum) ve Irak’taki Musul Üniversitesi arasında bir iş birliği olan Asurbanipal Kütüphane Projesi adlı bir proje var. 2002 yılında kurulan proje, Asurbanipal’in kütüphanesini metin ve resimlerle mümkün olduğunca tam olarak belgeleyerek “hayata geri” getirmeyi amaçlamaktadır. Projenin, ilgi alanlarını teşvik etmesinin yanı sıra metinleri öğretmeyi ve çalışmayı kolaylaştıracağı ve böylece eski Yakındoğu hakkındaki bilgimizi artıracağı umulmaktadır.