Var git çoğrafyamızdan ölüm!
Var git de bir daha gelme!
Karacaoğlan, şöyle diyor:
“Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel”
Evet, ölüm elbet eninde sonunda bizi bulur.
Bulur da böylesi fena çok fena.
Işıl ışıl kentler çağında
Vitrinleri, sokakları ampullerin değil bombaların aydınlatması korkunç.
Parklarda, oyun alanlarında rengarenk toplarla oynamak yerine
Havan topu mermilerinin açtığı çukurlarda cansız yatması çocukların
Yaşanmamış bir hayatın özleminin
Ve yarım kalmış düşlerin hikayesinin
Yüzlerinden okunması çok acı.
Ölümlere lanet okurken
Ölümler ve zulümlerle yazılmış bir tarihe karşı yaşamanın güzelliğini haykırırken,
O tarihin en acı sayfalarından biri olmak,
Unutulmaz bir ölümle ölmek yürek burkucu.
Var git cografyamızdan ölüm!
Var git de bir daha gelme!
Herkesin dağlarında, sokaklarında, hanelerinde nasıl yaşanıyorsa hayat
Öyle yaşamak istiyoruz biz de.
Ve herkesin ölümleriyle ölmek istiyoruz.
Ölüm geldiğinde güzel yaşamış olmanın, adam gibi yaşamış olmanın keyfiyle
CEMAL SÜREYYA gibi:
“Ölüyorum Tanrım
Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum Tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir…
Üstü kalsın…”
Diyebilmek istiyoruz….
Var git ölüm dağlarımızdan !…
Var git de bir daha gelme…
Var git ölüm, var git de yaşlanmadan, yaş almadan
Yaşamadan çalma kapımızı.
Ölmekten yorulduk!
Yaşlı dünyanın en yorgun, en bezgin, en umutsuz coğrafyasıyız biz şimdi.
Ölümlere ağıtlar yakmaktan gırtlağımız yırtıldı,
Sevgiliye hasretten ağlamak dururken ölümlere ağlamaktan
Kurudu göz pınarlarımız.
Var git ölüm, var git coğrfayamızdan!
Var git de elimizi böğrümüzde bırakma.
Var git de bir kez olsun zamanında gel,
Geldiğinde içimizde isyanlar kabarmasın.
Var git ölüm, var git bir vakit gelme!
Coğrafyamızın dağlarından, evlerinden,kentlerinden, sokaklarından
Uzak dur birazcık ne olursun!
Ne olursun uzak dur!
Ölümleri düşünmekten, öldürmeyi düşünmekten
Ölmemenin ve öldürmemenin ne güzel olduğunu unuttuk.
Var git ölüm, var git coğrafyamızdan!
Yorulduk biz, uzun, upuzun bir uykuya,
Gözlerimizi ölüme açmadığımız bir güne uyanmaya
Ne çok ihtiyacımız var bir bilsen!