Yaşamda her şeyin bir sırası olur. Bu çoğu zaman göz ardı ettiğimiz ancak doğanın bize öğrettiği temel bir gerçek, özellikle de hızlı tüketim çağında olduğumuzu düşünürsek. Emek vermeden bir yere varmak, bence utanılacak bir şey… Sosyal medyada gördüğümüz başarı hikayelerinin yerini sanki bir gece ünlü olayı yakalama algısı almış.

Oysa ki her başarı, her hedef ardında sabırla atılmış adımları, sessizce geçen çabalı günleri barındırır. Bir meyve veren ağacı düşünün, o ağacın yıllarca kök salması, büyümesi, kışa yağmura, fırtınaya, direnmesi gerekmiştir. Her şey sırasıyla adım adım ilerler.

Sabretmek ve yaşamın dengesine uymak gerekiyor. Buna uyulmadığında tüm düzen bozuluyor. Kimi zaman gençken yaşamak istediğimiz deneyimler, belki olgunlaştıkça anlam kazanır. Kimi zaman bugün yapamadıklarımız yarının gücü olur. Hedeflerimize bir gecede ulaşmayı istemek kadar doğal bir şey yok ancak bunu yapmak için bir süreç geçmelidir. Bu sürece saygı duymayı öğrenmeliyiz. Belki de acele etmemiz bizim gelişimimizi olumsuz yönde etkileyecek.

Yavaşça, sindirerek ilerlemek… Bunu denediğimizde yaşam bize çok şey anlatır. Bu tıpkı doğanın sırrını çözmüşçesine bir dinginlik verir. Köklerimiz güçlendirir. Beklentilerimizi biraz olsun azaltmak, her aşamayı yaşamın getirdiği bir ders olarak görmek; işte bu, hem iç huzurumuza hem de kişisel gelişimimize büyük katı sağlar çünkü acele etmek, bazen en güzel anları gözden kaçırmamıza neden oluyor. Bugünümüzü yaşamadan geleceğe koşmak geçmişimizde unutulmuş mutluluklar, kaçırılmış deneyimler bırakırız.

O halde, her şeyin sırası olduğunu bilerek hareket etmek bize daha anlamlı bir yolculuk sunar, kendimize hedeflerimize ve yaşam zaman tanımak sabırlı adımlarla ilerlemek… Bu, belki de başarmanın en keyifli yoludur. Sırasını bekleyen çiçek, doğru zamanda açtığında nasıl göz alıcı olursa, yaşamımızda da doğru zamanda attığımız adımlar bizi en güzel yerlere taşır.