100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin 55 yılında pek çok ekonomik kriz yaşandı.  İki kutuplu bir dünyada, savaşa girmeme başarısını gösterdik, ancak bedelleri de tabii ki ağır oldu.

1946

İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden bir yıl sonra, Türkiye savaşın ekonomik etkileri ve uluslararası piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle ekonomik sıkıntılar yaşamaya başladı. Savaşın etkilerinin yanı sıra, tarım üretimindeki düşüş ve dış ticaretteki zorluklar, hükümetin Türk lirasının değerini düşürme kararı almasına yol açtı. 7 Eylül 1946’da alınan bu karar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk devalüasyonu olarak kaydedildi ve Türk lirasının değeri %116 oranında düşürüldü. Amerika ürünlerimizin dolar olarak çok pahalı olduğunu öne sürüyor ve ürünleri ucuzlatmamız konusunda baskı yapıyordu. Uzun vadeli ihracat amacıyla yapılan bu devalüasyon maalesef amacına ulaşamadı. 7 Eylül 1946 devalüasyon kararıyla yaşanan hayat pahalılığı, 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelişinde önemli bir rol oynadı…

1950 yılında Demokrat Parti’nin göreve başlamasıyla liberal ekonomi politikaları hız kazandı. Özel sektöre yönelik teşvikler ve kredi imkanları sayesinde hızlı bir büyüme yaşandı. Ancak bu hızlı büyüme ve yatırımlar için yapılan harcamalar, dış borçların hızla artmasına yol açtı. Özel sektör yatırımlarıyla ithalata olan talep arttıkça, dış ticaret açığı büyüdü ve döviz rezervleri eridi.

1958

Enflasyonun yükselişe geçtiği Türkiye’de, hızlı büyüme politikasının sürdürülemez olduğu anlaşıldı. 1958 yılında Türkiye, dış borç anapara ve faiz ödemelerinde zorlanmaya başlamış ve beraberinde borç erteleme (moratoryum) yoluna başvurulmasına sebep oldu. Bunun üzerine Menderes hükümeti, ihracatı teşvik etmek ve döviz girişi sağlamak amacıyla Cumhuriyet tarihindeki ikinci devalüasyonu gerçekleştirdi. 4 Ağustos 1958 tarihinde “İktisadi İstikrar Tedbirleri” uygulandı ve Türk lirası büyük oranda değer kaybetti.

 Her ekonomik krizin arkasından gelen siyasi krizlere de alıştık böylece 1946 krizi arkasından Demokrat Partinin iktidara gelişi, merkez sağa yerleşmesi, 1958 krizi sonrası 1960 darbesi ve Türkeş hükümeti. 70li yıllarda siyasi krizler art arda gelmeye başladı…

1974

Arap Birliği ülkeleri ile İsrail Devleti arasında başlayan savaşlar, petrol fiyatlarının 4 kat artmasına neden olmuş ve bu durum, ekonomileri altüst etmiştir. Türkiye, dönemin Başbakan'ı Bülent Ecevit'in emriyle Kıbrıs Barış Harekâtı zamanında uygulanan ambargo sürecinde bu krize yakalandığından oldukça zor bir dönem yaşamış, işsizlik artışı ve yüksek enflasyon ilk kez birlikte görülmüştü. 1973’te yaşanan Yom Kippur Savaşı, diğer adıyla Arap-İsrail Savaşı, dünya genelinde petrol krizine yol açtı. 15 Ekim 1973’te Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği (OAPEC), savaşta İsrail’den yana tavır sergileyen ABD başta olmak üzere diğer ülkelere petrol ambargosu uyguladı. Aynı dönemde Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği (OPEC) de petrol fiyatlarını artırdı ve bu durum dünya ekonomilerini derinden sarsan bir kriz dönemi başlattı. Enerji ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan Türkiye de artan petrol fiyatlarından doğrudan etkilendi. Ülkede üretim maliyetleri arttı, ekonomik durgunluk yaşandı ve işsizlik oranı ile enflasyon birlikte yükselerek stagflasyon ortaya çıktı.

Aynı dönemde Türkiye’deki ekonomik krizi tetikleyen bir diğer unsur da Kıbrıs Barış Harekâtı oldu. Harekatın ardından Türkiye’ye uygulanan ambargolar da ekonomik sıkıntıları derinleştirerek krizin daha da şiddetlenmesine sebep oldu. İşsizlik, gelir dağılımındaki derin uçurum, petrol krizi, siyasi tartışmaları terör boyutuna taşıdı. Kardeş kardeşe siyasi görüşleri için düşman olacak kadar manipülasyona uğradı.

1980

1979 yılında İran’da Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin devrilmesiyle Ayetullah Humeyni yönetimindeki İran İslam Cumhuriyeti kuruldu. İran’daki devrim, kısa sürede dünyada yeni bir petrol krizine yol açtı. Hem İran’da petrol üretiminin devrimden sonra azalması hem de 1980 yılında başlayan İran-Irak Savaşı, dünya genelinde ikinci petrol krizinin yaşanmasına neden oldu. OPEC’in petrol fiyatlarını iki katına çıkarmasıyla, 1974’teki krizin yaraları henüz tam olarak sarılamamışken, yeni bir kriz ortaya çıktı.

1974 krizinden sonra ekonomik durgunluğunu aşamayan Türkiye, ikinci petrol krizinden de doğrudan etkilendi. İkinci petrol krizinin etkisiyle petrol fiyatları iki kat artarken, kriz sonrası işsizlik yüzde 20’lere, enflasyon ise yüzde 65’lere çıktı.

1980 yılında petrol krizinde ikinci dalganın görülmesiyle fiyatlar tekrar arttı, halihazırda yüksek olan işsizlik ve enflasyon verileri tırmandı. Devalüasyon yapıldı ve sabit kur politikası terk edilerek kontrollü dalgalı kur rejimine geçildi.

 Ardından yine bir siyasi ve toplumsal kriz geldi. 1980 Askeri Darbesi yapıldı!

1984- (Ekonomik krizin, sermayeyi etkileri.) BANKER KRİZİ

Serbest piyasa ekonomisine geçilmesiyle faizler bir hayli artmış, büyük şirket ve işletmeler bankalardan kredi alamayacak hale gelmişti. Bu durum, işletmeleri ve tasarruf sahiplerini bankerlere yöneltti... Ayrıca o dönem bazı büyük bankalar, bankerlerle iş birliği yaparak bankerlere bono sattırmış ve tasarruf sahiplerinden mevduat toplamaya çalışmıştı. Bankerlerin, borç aldıkları paraların faiz ödemeleri için daha yüksek faiz oranlarıyla borçlanma durumuna girmesiyle faiz artışları devam etmiş, 1984’te bankerler krizi patlak vererek pek çok tasarruf sahibinin bu durumdan zarar görmesine neden oldu, bankerler dışında 1990ların sonu ve 200lerin başında (Offshore) Bankacılığı ile vergi vermenin tadına varan sermaye, bankacılık kriziyle de karşılaştı. İmar bankası ve Uzanlar bu krizin baş aktörleri oldular.

 1945 sonrası her ekonomik kriz, toplumsal ve siyasal bir krizle birleşip, ülkenin yapısal değişimlere uğradığının göstergelerini bize sundu…

 1985 sonrası ve 90lı yılları da bir sonraki yazıda ele alacağım. Günümüze gelene kadar krizlerin hep aynı neden ve sonuç ilişkisiyle ortaya çıktığı ve siyasal, toplumsal sonuçlarının, hep yeni zenginler yarattığı, sermayenin sürekli el değiştirip, ülkemizin fakirleşmesine yol açtığını, sıcak para hevesiyle, faizler ve kur politikalarımızla varlığımızın eridiğini gözlemleyebiliriz.  Devam edecek…