Türk Lirası'nın tarihi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik ve siyasi bağımsızlık yolculuğunun bir yansımasıdır.
İşte bu süreçteki önemli dönüm noktaları Türk lirası, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun hemen ardından kabul edilen bir para birimi olmuştur. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nun para birimi olan kuruş ve altın liranın yerine kullanılmaya başlandı. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kuruldu ve Türk lirasının ilk basımına başlandı.
İlk Basım ve Karar Süreci
Türk Lirası'nın ilk kağıt paraları, 5 Aralık 1927 tarihinde dolaşıma girdi. Bu paralar, İngiltere'deki Thomas De La Rue firması tarafından basıldı. İlk banknotlar, Arap harfleriyle yazılmış Türkçe metinler ve Fransızca kupür değerleri içeriyordu. Ancak, 1928 Harf İnkılabı sonrası Latin harflerine geçişle birlikte, 1937 yılında Latin harfli ilk banknotlar basıldı. 1930'lar, Türkiye'nin ekonomik kalkınma ve bağımsızlık hedefleri doğrultusunda önemli reformların yapıldığı bir dönemdi. Cumhuriyet'in ilanından sonra başlatılan ekonomik dönüşüm politikaları, bu yıllarda derinleşerek devam etti.
İşte o dönemin başlıca ekonomik reformları
1. Devletçilik İlkesi ve Sanayileşme
Devletçilik ilkesi, 1930'larda Türkiye'nin ekonomik politikasını şekillendiren temel prensiplerden biriydi. Özel sektörün yetersiz kaldığı alanlarda devletin aktif rol üstlenmesi, ekonomik kalkınmanın temelini oluşturdu. Sanayileşme hamleleri kapsamında Türkiye'nin sanayi altyapısını güçlendirmek için birçok fabrika kuruldu. 1933'te Sümerbank, tekstil sektöründe sanayi yatırımları yapmak için kuruldu. Aynı şekilde Etibank (1935), madencilik alanında yatırımları desteklemek için faaliyete geçti.
2. Planlı Kalkınma Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934–1939)
Sovyetler Birliği'nin teknik yardımıyla hazırlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, sanayinin devlet eliyle geliştirilmesini amaçlıyordu. Plan, özellikle dokuma, maden, kağıt ve kimya sektörlerine yoğunlaştı. Bu plan doğrultusunda pek çok fabrika kuruldu ve yerli üretim artırılmaya çalışıldı.
3. Merkez Bankası'nın Kuruluşu (1930)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, 11 Haziran 1930'da kuruldu ve banknot basım yetkisi bu kuruma devredildi. Böylece para politikalarının bağımsız bir şekilde yönetilmesi sağlandı. Bu, Türkiye ekonomisinin kendi para birimi olan Türk Lirası üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasına olanak tanıdı.
4. Korunmacı Ticaret Politikaları
1930'lu yıllarda, ekonomik bağımsızlığı artırmak için ithalatı sınırlayıcı ve yerli üretimi teşvik edici politikalar benimsendi. Bu kapsamda, gümrük vergileri artırıldı ve Türkiye'nin iç pazarında yerli ürünlerin kullanılması desteklendi.
5. Tarımda Modernleşme ve Kooperatifçilik
1930'lar boyunca tarım sektörü de ihmal edilmedi. Tarımsal üretimin artırılması ve verimliliğin yükseltilmesi amacıyla traktör gibi modern tarım araçlarının kullanımı teşvik edildi. Aynı zamanda, çiftçilerin ekonomik koşullarını iyileştirmek için kooperatifleşme girişimleri desteklendi.
6. Altın ve Döviz Rezervlerinin Korunması
Türkiye, 1930'lu yıllarda altın ve döviz rezervlerini koruma politikalarını benimsedi. İthalat ve ihracat dengesi üzerinde sıkı kontroller yapıldı. Çünkü o yıllarda altın standardı denilen dünya paralarını belirleyen bir değerlendirme vardı ve dünya bundan uzaklaşmaya başlamış, bunun etkileri Türkiye’ye de yansımıştı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın kurulmasıyla birlikte, para politikaları üzerinde daha fazla kontrol sağlandı. Altın standardı yerine, Türk Lirası'nın değerini kontrol etmek için farklı yöntemlere yönelindi... Türkiye, dünya çapında yaşanan ekonomik zorluklar ve altın standardından kopuş trendine paralel olarak bu sisteme olan bağlılığını azalttı. Bunun yerine, ithalat ve ihracatı düzenlemek için korumacı politikalar uygulandı. O yıllarda dünya döviz ortamında dolar karşılığı henüz yoktu.
7. Milli Korunma Kanunu (1940'a Hazırlık)
1930'ların sonlarına doğru, yaklaşan savaş tehdidi nedeniyle, ekonomik düzenlemeler yapılmaya başlandı. Bu doğrultuda çıkarılan Milli Korunma Kanunu (1940), savaş yıllarına hazırlık niteliğinde bir adımdı. Türk Lirası'nın bu yolculuğu, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi tarihine ışık tutan önemli bir hikaye sunuyor, bu hikayenin izinden gitmeye devam edeceğiz.