Diğer yazılarımda ekmek düşmanlığından bahsetmiştim. Bugünki konumuz ise bir diğer düşmanlık beslenen besin grubu: laktoz içeren besinler.

Laktoz, süt ve türevlerinde doğal olarak bulunan şeker türüdür. Bir diğer ismi ise süt şekeridir. Bağırsaklarda laktaz enzimi tarafından sindirilir.

Bazı kişilerde bu laktaz enzimi yetersiz veya eksik çalışır. Bu kişilerde laktoz intoleransı veya duyarlılığı oluşabilir. Duyarlılık ve intolerans farklı şeylerdir. İntolerans yaşayan kişilerde ömür boyu laktozsuz beslenme planı benimsenebilir. Yoğurt, fermente peynirler gibi laktoz oranı çok düşük besinler bile sorun yaratabilmektedir. Duyarlılık yaşayan kişilerde bir süre laktozsuz diyetten sonra yavaş yavaş laktoz eklenerek iyileşme sağlanabilir.

Fakat bazı hastalıklarda iş değişir. Özellikle glütenle ilişkili, otoimmün hastalıklarda, bazı nörolojik hastalıklarda laktoz laktoza ve kazeine karşı bir duyarlılık gelişebilir. Özellikle çölyak, rozaseae, haşimato tiroidi, fibromiyalji, epilepsi, otizm gibi hastalıklarda duyarlılık baskındır. Bu hastalıklarda hastanın durumuna göre; glütenle birlikte süt ürünleri kesilir ve yine hastanın durumuna göre bağırsak dokusu toparlanıp yeniden eklenebilir. Bazı durumlarda süt ürünlerinde geri ekleme yapılmayabilir.

Bu hastalıklar varsa veya laktoz hassasiyetinden şüpheleniliyorsa mutlaka bir diyetisyen tarafından eliminasyon diyeti yapılıp ilerleme sağlanması gerekir. Çünkü süt ve türevleri bizim için protein, karbonhidrat, yağ, kalsiyum, fosfor, b grubu vitaminleri açısından çok değerlidir. Geçici veya kalıcı olarak çıkarılması bu besin ögelerinin yetersiz alınmasına neden olabilir.