Öyle bir ölsem Öyle bir ölsem çocuklar Size hiç ölüm kalmasa" Diye yakarır Aziz Nesin…

Dostoyevski, Karamazov Kardeşlerde İvan Karamazov ‘a Alyoşa'ya ‘’Söyle bana Alyoşa; yaratıcı sen olsaydın ve dünyanın yaratılışı bir küçük çocuğun acısını gerektirseydi, dünyayı yaratır mıydın?" Diye sordurur. Biz de kendimize sormalıyız, son yıllarda önümüze sürekli çıkan, bizi derin bir sorgulamaya itmesi gereken, koruyup kollayamadığımız, kol kanat geremediğimiz çocuklarımız için üzülüp, yas tutmak yeter mi? Diye. Koruyamadığımız çocuklarımıza kimler tacizde bulunuyor, kimler sevgisiz bırakıyor, kimler bu caniler, nasıl baba, nasıl amca, yenge, dayı, abla, abi olabiliyorlar ve neden yapıyorlar. Küçücük sevgiye açılan kucaklara, sevgiyle uzanan ellere bu kötülükleri nasıl yapabiliyorlar? NEDEN? Çözüm nerede, bu olayların nedenine inmedikçe, saldırganların hangi motivasyon ile bu tür davranışlar gösterdiklerinin temellerini sorgulamadıkça çocuklarımızı, kadınlarımızı koruyabilmemiz mümkün görünmüyor. Bunun da çözümü okullar ve aile. Ailede başlayan bir eğitim, kişinin karakterini değiştirebiliyor. Cinsiyet eşitliğinin öğrenildiği bir aile ve eğitim ortamında yetişen, farklılıklara saygılı, cinsel kimlik ve yönelim konusunda bilgili, özgürlüklerin sınırlarını öğrenmiş, kendisini ve karşısındakini tanıyan, sevgi ile büyümüş, güzel etkileşim ve iletişimler ile sosyal bir çevrede yaşayan çocuklar, yetişkin olduklarında ancak toplumsal bir kurtuluş yaşayabiliriz. Bireyi sağlıklı hale getirmek, toplumu bilinçlendirmek asıl çözüm. Adli tedbir ve yaptırımlarla desteklemek sonrasında geliyor. Ancak içimizi bir nebze soğutabiliyor verilen cezalar o da verilirse tabii.

21 ağustostan beri Narin’i konuşuyoruz.

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde kaybolan Narin Güran'dan acı haber 19 gün sonra bu pazar günü geldi.  8 yaşındaki Narin'in 8 Eylül 2024 sabah saat 8.45te cansız bedenine ulaşıldı. Narin Güran’ın ölüm süreci oldukça trajik bir şekilde gerçekleşti. 21 Ağustos'ta saat 15.05 te Kur-an kursundan çıktıktan sonra Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ın cesedi, 19 gün sonra Eğri Tutmaz Deresi'nde bir çuval içinde bulundu. Yapılan ön otopsi raporuna göre, Narin’in boğularak öldürüldüğü ve cesedinin yaklaşık 15 gün suda kaldığı tespit edildi. Cesedi taşlarla gizlenmişti ve üzerinde boğulma izleri bulunuyordu. Kayboluşunun üzerinden 19 gün geçen Narin 15 gün suda kalmış, aradaki 4 günde neler olduğu bilinmiyor henüz. Ne olmuştu hatırlayalım; Diyarbakır Kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta 15.00 sıralarında Narin Güran'dan haber alamayan ailesinin yetkililere bildirmesi üzerine bölgede arama çalışmalarına başlanmıştı.   Kayıp aranırken ilk Ağabeyi göz altına alınmış, kolundaki ısırık izinin Narin’e ait olduğu tespit edilemediğinden serbest bırakılmıştı. Daha sonra köyün muhtarı olan amca göz altına alınıp tutuklandı. 21 Ağustos'tan beri aranan Narin'in cansız bedeni 19 gün sonra bulundu. Diyarbakır’dan gelen bilgilere 8 yaşındaki Narin’in ön otopsi sonucu açıklandı. Ne yazık ki küçük Narin’de boğulma izleri tespit edildi. Yani Narin’i biri ya da birileri boğarak öldürmüş. Narin’in ayağında birden fazla kırık olduğu ve aynı zamanda da 15 gündür suda kaldığı tespit edildi. Narin’in cansız bedeninin bulunması sonrasında 21 kişi gözaltına alınmıştı. Ancak pazar günü akşam saatlerinde gözaltı sayısı 23’e yükseldi. Gözaltına alınanlar arasında Narin’in anne babası, iki ağabeyi ve tutuklanan amcanın eşi de bulunuyor.

 Köyde organize bir suç işlenmiş gibi duruyor, 23 kişi olayı bilip susuyor, yalan ifade veriyor, ceset başka yerde öldürülüp taşınıyor, hatta aynı ailenin diğer kızı yani Narin’in ablası kısa süre önce merdivenlerden düşüp ölmüş. Bu ölüm, aile tarafından ev kazası olarak bildirilmiş ve herhangi bir otopsi yapılmadan defnedilmiş. Narin’in ölümünün ardından ablasının ölümü de şüpheli bulunarak tekrar gündeme getirildi. İki kız çocuğunun kısa aralıklarla hayatını kaybetmesi, ailede ihmalkârlık veya istismar ihtimalini gündeme getirmiş durumda. Bu nedenle, ablanın ölümüne ilişkin soruşturmanın yeniden açılması gerektiği vurgulanıyor. Narin’in cesedi bulununca tüm haber kanalları canlı yayınla tüm gün olayı tartışıp, gelişmelerden haberdar etti. Bir canlı yayınında konuşan Emekli Emniyet Müdürü Haydar Özdemir, çuval detayına dikkat çekerek ne anlama geldiğini anlattı. ‘’Çuval içinde bulunması bizim tecrübelerimize göre Narin'in öldürüldüğü yerin orası olmadığını tarif eder. Narin oraya taşınarak atılmış olarak kabul edilir.  Hatırlarsanız benzinlikte alınmış olan bir ifade vardı. Narin'in baygın bir şekilde battaniyenin altında yattığına dair bir görgü şahidi ifadesi basına yansımıştı. Demek ki orada sadece ıslak mendil alınmadı, başka malzemeler de bir şekilde temin edildi ve Narin etraftan da görünmeyecek en yakın o dere yatağına atıldı. Niye dere yatağına atıldı? Çünkü insan bedeni belirli bir süre geçtikten sonra maalesef çürümeye başlıyor ve kötü kokular yayılıyor. Böylelikle suyun altında kalan beden, toprak altında kalan beden bu kokuları yaymayacaktı. ’Diyerek fikrini beyan etti. Cinayeti değerlendiren Emekli Polis-Cinayet Dedektifi Savaş Kurtbaba ise "Ailenin 15:15'ten sonraki açıklamalarının hikâye olduğunu, kolluğu oyalamak ve saklamak için verilen ifadeler olduğunu Kameralara yansıyan benzinlikte o 3 tane ıslak mendilin alınmasının olayı çözdüğünü dile getirdi. Diğer yandan Narin Güran olayında yeni iddialar da sosyal medyada gündeme gelmeye devam ediyor. Narin’in bulunduğu ve dereden çıkarıldığı anlara dair görüntüler paylaşılıyor. Ayrıca,çok ilginç bir ayrıntı olarak, Narin’in cansız bedeninin bulunduğu çuvalın içinden bir de Kur’an-ı Kerim çıktığı da söylendi. Bu haberin kaynağı ise bayburtmedya .com                                                                                    Bu olayları dizi gibi TV kanallarında, acı içinde seyrederken aklıma Şahsiyet dizisi geldi. Haluk Bilginer’in oynadığı ana karakter Agâh, sistemin görmezden geldiği suçlulara karşı kendi adaletini sağlamaya çalışırken, geçmişte işlenen bir çocuk istismarı vakası, dizinin merkezindeki en önemli unsurlardan biriydi. Narin Güran’ın cinayeti ile “Şahsiyet” dizisi arasında benzerlikler bulabiliriz. Her iki olayda da çocukların hayatına yönelik korkunç suçlar işleniyor ve çevrelerindeki kişiler, başta aile bireyleri, koca kasaba halkı soruşturmanın odağında yer alıyor. “Şahsiyet ”teki olaylar kurgu olsa da Narin Güran’ın ölümündeki benzerlikler suçun cezasız kalması ihtimali, adalet arayışı ve aile içi ilişkilerdeki karanlık noktalar seyirciler ve kamuoyunda benzer duygusal tepkilere yol açıyor. . Ancak önemli bir fark, dizinin gerçek olaylardan ilham almış olsa da tamamen kurgu olması. Narin’in olayıysa toplumu derinden etkileyen gerçek bir trajedi.