Bugün depremin 2’inci yıl dönümü. Yaşanan acı hala ilk günkü gibi. Maalesef yaşananlardan ders almadık, almayacağız gibi de görünüyor.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ili yıkan depremin acısı hiçbir zaman geçmeyecek. Kahramanmaraş depremi için 15 yıl önce uyarıda bulunan Naci Görür, yıllardır İstanbul içinde uyarıda bulunuyor. Ancak ne gören var ne de duyan. Uzman değilim ancak verilere bakıldığında İstanbul’un yerle bir olacağı apaçık ortada. Naci Görür, bir uyarıda daha bulundu. Görür diyor ki:

“İstanbul depreme büyük ölçüde hazır değil. İstanbul’da depreme hazırlık yönünden, önlem alma yönünden çok şey yapıldı ama bu yapılanlar İstanbul’u depreme hazır, deprem dirençli hâle getirmekten henüz daha çok uzak. Dolayısıyla İstanbul depreme hazır değil diyoruz. Hazır hâle getirilmesi için de doğru yolu benimseyip o yolda ilerlemek lazım. Doğru yol da şudur. İstanbul’daki tehlike, büyük çoğunlukla bütün yönleriyle belirlenmiştir. İstanbul’da ne zaman deprem olacağı, nereyi nasıl etkileyeceği, İstanbul’un bileşenlerinin nasıl zarar göreceği bugün için bilim dünyası tarafından ve yerel yönetimler tarafından bilinmektedir.

O hâlde yapılacak şey, bu kenti deprem dirençli hâle getirmek olacaktır. Deprem dirençlilik demek, deprem olduğu zaman İstanbul’un minimum hasarla bu depremi atlatması demektir, günlük yaşamının değişmemesi demektir. Bizim Güneydoğu’da bir deprem oldu. İki senedir kendimize gelemedik. O yöre de kendine gelemedi. Açlık, susuzluk, işsizlik, kanalizasyon karışması, içme suyu karışması, lağımlar, molozların belli yerlere dökülmesi, kanserojen maddeler, hastalık, hijyen olmayan koşulların bulunması, evlerin yıkılması, yolun, köprünün olmaması gibi daha problemler devam ediyor. Biz hep depremde konuşuyoruz. Etkinlik yapacağız diye gösterişe sapan vitrine yönelik çalışmaları yapıyoruz. Ondan sonra unutuyoruz. Etkinlikte birini konuşturuyoruz, bir plaket veriyoruz, üç-beş alkış, tamam. Siyaset de bunu yapıyor, yönetim de bunu yapıyor.

Sokağa inin, iş yapın. Bu iş o kadar zor değil. Zor olan birtakım işleri de devletle belediye, halk bütünleşir, yumruk gibi olursa biz İstanbul’u 10-15 senede depreme hazırlarız, 25 senedir hazırlayamadık. 25 senede değil İstanbul, Türkiye’nin tümü depreme hazırlanabilir. Nasıl ki ulaştırma bakanlığı bu memlekete bir sürü yol yapıyor. Şehircilik bakanı onu yapıyor, Ekonomi bakanı bunu yapıyor. Bu bakanlık da yapsın. Türkiye’nin parası pulu mu yok, çok. Öyle kurumlara öyle bütçeler veriyor ki inanamazsın.” Şu sözlere artık kulak verin.