Öyle talihsiz bir yılda ve zamanda yaşıyoruz ki adaletin ülkede var ve yok olduğunu tartışır duruma geldik. Bir ülkede adalet tartışılıyorsa birçok alanda çürümüşlük, hantallık, iş görmezlik hemen kendini gösterir.

Gelin Antalya trafiğini tartışalım…

Antalya son yıllarda en çok göç alan kentlerin başında geliyor. Aslında Antalya’ya göç yağmuru 1980’li yıllardan sonra başladı. Turizmin gelişmesiyle birlikte anayolunun birçok kentinden Antalya göç aldı. Alt yapı oluşturulmadan hızlı göçle yeni mahalleler hatta ilçeler oluştu.

Son olarak Ortadoğu’da ve Rusya Ukrayna savaşından sonra bu kente göç o kadar çok arttı ki insanlar barınacak ev bulmakta bile zorlanır oldular. Kira fiyatları 4-5 katın üzerine çıktı. Trafik ise aynı ölçüde arttı.

Kent trafiği felç denecek nitelikte oluştu…

Toplu taşımada kent halkı çileli günler yaşamaya başladı. Toplu taşıma dibe vurdu...

Büyükşehir Belediyesi tüm uğraşlarına rağmen çözüm üretemedi…

Otobüs sahipleri mevcut araçlarını hattan çekerek yaklaşık 300 araç sahibi çeşitli siyasi ve ekonomik bahanelerle bu keşmekeşe tuz biber oldu. Halkı perişan ettiler.

Belediye bu keşmekeşi sonlandırmada sınıfta kaldı…

Emniyet teşkilatının trafikten sorumlu yetkilileri ise bu çözümsüzlüğü adeta seyretti.

Ben bu konuda sadece bir hat üzerinde seyreden trafik olumsuzluğunu anlatınca diğer bölgeleri artık siz düşünün…

100. Yıl Caddesi’nden seyreden birçok araç Mark Antalya durağından sonra İsmet Paşa Caddesi’ne yönelir ve oradan Demirciler Çarşısı’ndan Doğu Garajı istikametine doğru seyreder.

İsmet Paşa Caddesi tek yöndür…

Tek yön olan bu dar caddede nedense yolun kenarlarına birçok araç park yaparak bu yolu araçların geçemeyecekleri kadar kapatırlar. Toplu taşımayı üstlenen kent otobüsleri adım adım bu yolda ilerlemek zorunda kalır. Çoğu zaman yolun açılmasını beklemek zorunda olduklarından birçok tartışmaya neden olur…

Kazalar oluşur….

Oysa o bölgede hemen yolun kenarında ve birkaç metre ilerde toplam 5 otopark var. Buna belediyenin yeraltı otoparkı da dahil.

Otoparka para vermemek için milyonluk araçlarını yollara park edenler sadece ceplerini düşünmelerine karşın trafik görevlileri de nedense hiç müdahale etmezler….

Birkaç gündür bir de bu dar yola dubalar dikilmiş….

Hangi aklın efsanevi düşüncesidir anlamak mümkün değil….

Kent stadyumunun türbin altında iş yerleri oluşturulmuş. Restoran ve kafeler bu işletmelerde hizmet veriyor. Bu bölgede koca bir otopark olmasına karşın vatandaş kaldırım kenarına araçlarını park ediyorlar.

Bu cadde İsmail Baha Sürelsan Caddesi….

Ok yayı yani hilal şeklinde bir cadde…

Araçlar park ettiklerinden kaldırımdan karşıya geçecek insanlar yoldan gelen aracı görme şansı yok. Her an ölümle burun buruna…

Trafiğin bir gün olsun ne denetlediğini gördüm ne de bir çalışmasını. Sanırım ölüm yaşanması gerekir önlem almak için…

Can kaybı olursa mı görev yerine getirilecektir bilemiyorum…

Sahi UKEME yani Ulaştırma Koordinasyon Merkezi ne iş yapar?

İşte bu keşmekeşe Valilik mi, belediye mi sahip çıkacak bilemiyorum ama bildiğim bir şey var…

Adaletin tartışıldığı ülkede yaşamak çok zor vesselam…