Gününüzün yaklaşık üçte biri internet üzerinde ve özellikle de dijital sosyal platformlarda geçiyor. Sabah uyandığınızda ilk olarak Kriptopara borsasına bakıyorsunuz.
Olur ya, belki de elimdeki token yüz kat artmıştır. Hmm, aynı duruyor. Belki yarın… Hemen ardından mesajlaşma uygulamalarının kralı WhatsApp’a bakıyorsunuz. “Günaydın” ve “hayırlı cumalar” mesajlarının dışında önemli bir şey yok. Arada bir ölüm haberleri ve sıralanan başsağlığı mesajları…
Kahvaltıdan önce elektronik postalara bakmak da çok önemli. Belki de işyerinden terfi aldığınıza dair bir kutlama e-postası ya da patronun bugün sizden istediği dosyaların listesi gelmiştir. Kahvaltı sırasında televizyonda finans kanalında piyasa verileri ve borsa haberleri izlemek de artık normalimiz oldu.
Otobüsün hangi durakta olduğunu belediyenin uygulamasından kontrol etmezseniz işe geç kalabilir ya da erken gidip durakta çok bekleyebilirsiniz. Yolculuk sırasında patronun istediği dosyalarla ilgili cep telefonunuzda biraz ön çalışma yapabilirsiniz. O da tamam. İşyerinize geldiniz kapıda kartınızı okutarak ya da göz taramasıyla içeriye girebilirsiniz. Hemen bilgisayarınızın başına geçmezseniz şefleriniz geç kaldığınız düşüncesine kapılabilir. Akşama kadar bilgisayar, tablet, cep telefonu derken mesai biter ve tekrar otobüsün hangi durakta olduğuna bakarak zamandan tasarruf edebilirsiniz.
Eski bir hikaye vardır. Hemen hemen bütün orta boy Anadolu kentleri için anlatılır. “Eskiden Yozgat’ta bir cadde varmış. Oradan en şık giysilerini giymiş hanımefendiler ve beyefendiler yürüyerek tiyatroya giderlermiş.” Şık dediysek gerçekten şık demek istiyoruz. Takım elbiseli kravatlı ya da papyonlu beyler ve yanlarında gece elbisesi giymiş şık hanımlar. Siz bu cümleyi Diyarbakır, Afyonkarahisar, Çankırı, Erzincan, Kastamonu illeriyle de kurabilirsiniz. Gerçekten de 1960’larda bunlar yaşanmış. Kentlileşmek, kente ayak uydurmak ve aidiyet duygusu kazanmak isteyen insanlar özenle bu tiyatro yolcularına katılmışlar. Sonraları işler biraz karıştı.
Peki, insanlar giyim kuşama neden o kadar önem verdiler?
Ayak uydurmak, toplumda kaybolmak, bir an önce yeni klana dahil olmak gibi nedenler öne çıkıyor. Biraz gözlersiniz. Nasıl giyiniyorlar, nasıl yürüyorlar, neler söylüyorlar, mimik ve jestleri nasıl? Çözdüğünüzde artık o klanın bir üyesi olursunuz. Eskiler “adab-ı muaşeret” derlerdi. Biz, şekil ve içerik uyum çalışması diyebiliriz.
Şimdilerde sosyal medya platformlarında da benzer klanlar oluşuyor. Yeni gelenler hemen kendilerini belli ediyorlar. Örneğin iş dünyası platformu Linkedin’de aşk peşinde koşanlar nazikçe uyarıldıklarında ya sessizce oralarda dolanmayı seçiyorlar ya da geldikleri mahalleye/platforma geri dönüyorlar. X’de imlası bozuk bir paylaşım yaptıklarında linç edileceklerini öğrenip Meta’ya dönüyorlar. Orası da olmadı Tiktok’a kadar yol devam eder. Tiktok tam bir anarşi ortamı. Herkes her şeyi yapıyor ve sınır da tanımıyor. Üstelik para kazanılıyor.
Bir atasözünde denildiği gibi; “Ders, sen öğrenene kadar devam eder.”
Bütün bunlardan sıkıldıysanız WhatsApp gibi, ücretsiz, kolay, tertemiz hizmet sunan mesajlaşma uygulaması size yeter. Mutluluk getirir mi? Hayır.
Bir sabah uyanırsınız çok sevdiğiniz mezunlar grubundan çıkarılmışsınız. Kimi “bana ne” deyip kabuğuna çekilir. Kimi de yemekten içmekten kesilip ona buna çatar. Siyaset yaptığınız bir grupta küfür, hakaret paylaşan densiz yüzünden çok büyük tartışmalar çıkmış ve tartışmanın taraflarıyla birlikte çok değerli üyeler de gruptan ayrılmış. Üye kaybı 5… Her tartışma, kavga potansiyeli taşır. Bu da gerilim demektir. Gerilimi sevmeyenler sessizce gider. Hafife almayın, ha WhatsApp grubundan atılmışsınız ha İstiklal caddesine girişiniz yasaklanmış.
WhatsApp grupları, aynı amaç ya da aynı ilgi alanları etrafında toplanmış insanların bir araya geldikleri; akraba, mezun, meslektaşların faaliyetlerine uygun sosyal klanlardır. Bir anlamda herhangi bir kulübe üye olmanın dijital dünyadaki karşılığı. Bunu böyle görmek işleri daha anlaşılır kılar. Sosyal yaşamda hangi kural ve davranış kalıpları varsa WhatsApp gruplarında da aynıları var. Unutmayın; karşınızda duyguları, düşünceleri, önyargıları ve gelenekleriyle aynı insanlar var. İnsanların gözlerinin içine bakarak söyleyemeyeceğiniz şeyleri klavye başında yazarsanız, bunların bazı sonuçları olacaktır. İşlerin daha sağlıklı yürütülebilmesi için sihirli sözcükler: NEZAKET- SAYGI- ÖZEN. Sağlıcakla…