Yeni bir insan türü ortaya çıktı. İnanılmaza inanan, söylenmeyeceği söyleyen, yapılmayacağı yapan utanma ve acıma duygularına sahip olmayan ilginç bir yaşam formu.
Bizler insanın gelişim göstererek evrimde bir üst basamağa çıkmasını beklerken tam anlamıyla ters köşe olduk. Golü yedik. Ne bekliyorduk? Üst insan, insanı kamil falan… Oysa hızla geriye giden, sığ, basit, çıkarcı bir türle karşı karşıyayız. Direnenler ve ısrarla ileriye gitmeye çabalayanlar olsa da; genel gidiş hattı, uygarlığın getirdiği avantajları bir lokma yiyeceğe tercih edenlerin yolu.
Bu duygu ve düşünceye nereden vardım? Bazı basit siyasal söylemleri bulunmaz bir gıda gibi tüketenlerin azımsanamayacak sayıda olduğunu görmemle bunlar şekillendi zihnimde. Ülkemde Televizyon/İnternet kanallarında söylenmiş ve artık kanıksanmış söylemler bunlar. Koca koca adamlar/kadınlar hiç durmadan konuşmuşlar. Doğru mu yanlış mı, dememişler. Ayıp mı, yazık mı dememişler. Rezil olurum, utanırım dememişler. Hep konuşmuşlar. Bakalım bu yeni insan neler demiş ve bunları kimler yemiş?
“…
Hiçbir şey olmadıysa bile kesin bir şey oldu.
Ben demiyorum ifadem diyor.
Oraya kadar hatırlıyorum. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Bende gitti o kısmı.
Haksız ama benim akrabam olduğundan haklı.
Rüzgar esti hamile kaldım.
Yanan orman alanlarını ağaçlandıracağız. Kimse otel motel yapamaz.
Müslüman olmayan Türk olamaz.
Namaz kılmayan Türk değildir.
Türk diye bir şey yoktur.
Keşke Yunan galip gelseydi.
Kurtuluş savaşı gerçek değildir.
Fransız, İngiliz, Rus, Türkiyeli(!)
O başka bu başka.
Onun yeri ayrı bunun yeri ayrı…
Kadının o saatte orada ne işi vardı?
Hamile kadınlar karınları şiş vaziyette ortalıkta gezmemeli.
Kadınlar ulu orta kahkaha atmamalı, edepli olmalı.
Evlenmemiş kadınlar cennette şehitlere dağıtılacak.
Küçüğün rızası vardı.
Sevgilimi yabancı bir erkekle aldattım. Merakımdan.
Biz paramızı şantaj ve tehditle kazanıyoruz, Allah’a emanet olun.
Gemicik.
Seçimi kazanırsak millet bahçeleri (National Park) yapacağız. Orada bedava çay ve kek dağıtacağız.
Karadeniz’de doğalgaz bulduk. Açın kapıları, pencereleri; doğal gazı sonuna kadar açın.
Bize oy vermeyen vatan hainidir, teröristtir.
İktidar partisine oy veren cennete gidecek. Oy vermeyen dinden çıkar, cehennemde yanar.
Almanya bizi kıskanıyor.
Enflasyonu marketler yükseltiyor.
Zamları Allah yapıyor.
Söz verdik, yapmadık, ama o seçim vaadiydi.
Kaçak göçmenler giderse ülke ekonomisi çöker.
2024 yılı Emekliler Yılı olacak!..
…”
Gerçeklikten koparılmış ve beyinleri kotarılmış bir güruhun boş kafasında adeta neşeli şarkılar eşliğinde dans ediyorlar. Onların düşünme yetisini kaybettiğini çok iyi biliyorlar. Onları insan olarak görmüyorlar. Oy deposu olarak kullanıyorlar.
Tipik yeni insan oluşturuldu. Bu yeni insanın yeni yeni davranışları var. Görmek istediğini görür. Görmek istemediğini görmez. Duymak istediğini duyar. Duymak istemediğini duymaz. Hatırlamak istediğini hatırlar. Hatırlamak istemediğini hatırlamaz…
Bunlara diyoruz ki; doğru da yanlış da yapsa ısrarla bir kişinin peşinden gitmek, onu her koşulda desteklemek, her söylediğinde bir marifet aramak, suçunu örtbas etmek, hatasını eleştirmemek, körü körüne biat etmek hem sizi hem de ülkeyi uçuruma götürür. Anlarlar mı? Çok zor. Neyse…
Sözün özü, Ahlaklı insanlara ihtiyacımız var. Ahlaksız bir insan ahlaksızlıkla mücadele edemez. Her koşulda doğruyu yapan, algıları açık, her zaman gerçeğin peşinde olan insanlara ihtiyacımız var. Sağlıcakla…