Akıl dışı işler bizim normallerimiz oldu. Hepimiz bunları kanıksayarak suskunluk sarmalına yakalandık. Yüzlerce olaydan birkaçını yazarak diğerlerini okuyucunun belleğine bırakalım.

Kopya çekilecek korkusuyla öğrencileri ince ince arıyorsunuz. Daha sınav başlamadan çocukları okul kapısına doğru kalp krizi geçirtecek derecede koşturuyorsunuz. Ve o psikolojiyle yaşamının en önemli sınavına sokuyorsunuz. Üstelik sınıfta iki gözlemci var. Sınıfa bir kamera koymanız her şeyi çözer aslında. Ama yapmıyorsunuz. Öğrenciyi koşturmak hoşunuza mı gidiyor? Üstelik bazı sinsi çeteler soruları sınavdan önce çalıyorlar. Tıpkı yıllarca FETÖ’nün yaptığı gibi.

Her öğrenim dönemi başlarken Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri yüksek perdeden ‘Hiçbir okul velilerden para istemeyecek. İsteyen olursa bize bildirin.’ demesine rağmen okullar para istiyor ve veliler parayı veriyor. Şaka gibi(!)

İki genç evleniyor. Bir süre sonra boşanıyorlar. Erkek ömür boyu kadına nafaka ödüyor. Çoğu yerde tanışma dönemi bile yaşanmadan gençler evlendiriliyor. Evliliğin ilk gününde beklenmedik bir şeyle karşılaşan gençler hemen boşanabiliyorlar. Boşanma sonrası nafaka ödemesi başlıyor. Damat bey ömür boyu gelirini paylaşacağı bir ortağa sahip oluyor. Bunu bu toplum yapıyor. Hem de yasayla. Kadın evlenmiyor ve bir başkasıyla birlikte yaşıyor. Nafaka ödemesi devam ediyor. Kadın işe giriyor gelir elde ediyor. Yine de nafakadan kurtulmak çok zor. Bir de Kumkapı meyhanelerinde “nafaka ezmeye” gelmiş kadın gruplarının fotoğraflı mesajları sosyal medyada dolaşıyor. Sonra hoş olmayan olaylar ve trajediye dönüşen hayatlar akşam haberlerine çıkıyor. Bunu düzeltmeyen yetkililerin halk düşmanı olduklarını düşünmeden edemiyor insan.

Özel okulların her öğrenci için milyon milyon ücret alırken, öğretmenlere asgari ücret vermeleri ve buna dur denilmemesi de bugünlerde bu ülkede yaşanan bir tuhaflık. Dur diyecek var mı?

Araç muayene istasyonlarının varlığı, özel sektöre hediye gibi sunulması, hiçbir işe yaramazken bir de olağanüstü ücretler alınması tam bir saçmalıktır. Bu görevi Kim verdi? Ne karşılığında verdi? Kim ortak? Bu soruların yanıtını bulana kadar araç muayene istasyonlarını kapatıp işi devlete vermek çok daha kolay bir çözüm olacaktır.

Halk açlıkla yoksullukla boğuşurken bir aileden birkaç kişinin üst kademelerde görevlendirilmeleri ve bunlara 4-5 maaş verilmesi yağmacılıktır. Devlete çökmektir. Liyakat falan deyip kendinizi fazla yormayın. Gülerler size. Kızarlar sonra. Kıskanç olmayın, derler. Aç kalırsanız cennete gideceksiniz, orada bugünlerin acısını bol bol çıkaracaksınız, derler.

Yoksulluk sınırının 60.000₺’nın, açlık sınırının 30.000₺’nın üzerinde olduğu günümüz şartlarında asgari ücretin 17.002,50₺ olması, emekliye 12.500₺ maaş ödenmesi hiçbir akıl, mantık, ahlak anlayışıyla açıklanamaz. Sadece yazıklar olsun, denir.

Anıtkabir’de saygı adına sessizlik kuralı var diye Büyükşehir Belediye Başkanlarının alçak sesle konuşmasına müdahale ediyorsunuz. Sonra yüzlerce kişiyi Anıtkabir’e bariyerlerle çevrilmiş bir alana alıyorsunuz. Ve onlar bağırarak siyasi slogan atıyorlar. Ziyaret yapmadan da çıkıp gidiyorlar. Onlara hiç müdahale etmiyorsunuz. Sonrasında Anıtkabir’de andımızı okuyan öğrencilere müdahale ediyorsunuz. Böyle bir saçmalık olur mu?

Ülkede subay ihtiyacı kadar askeri okul varken, polis ihtiyacı kadar polis okulu varken imam ihtiyacının yüz katı imam hatip okulu açmak ve çocukları bu okullara gitmeye zorlamak tam bir akıl tutulmasıdır. İmam ve müezzin olma olasılığı olmayan kız çocuklarını imam hatipte okutmak ne anlama geliyor? Buna bir son vermek gerekir.

Milyonlarca yabancıyı tamamen kontrolsüz bir şekilde ülkeye doldurmak ne kadar anlamsız ve saçma bir yaklaşımsa, onların ülkemizden Avrupa’ya geçmesini önlemek de bunun nirvana noktasıdır. Bu gelenlerin katil, terörist, hırsız, sapık olup olmadığını bilmemek; ülkemizde nerede olduklarını bilmemek başka bir çılgınlık halidir. Hangi hastalıklarını taşıdıklarından bile haberimiz yokken. Bu ülke vatandaşlarını her bakımdan tehlikeye atıyorsunuz. Bir anlamda bozuk para gibi harcıyorsunuz bizleri.

O kadar acılar daha birkaç yıl önce yaşanmışken ülkeyi FETÖ gibi bir casus örgütten alıp başka casus tarikatlara teslim etmek tam bir akıl tutulmasıdır. İntihardır.

En önemlisi de; en yetkili ağızlardan eğitim ve bilimin kötülenip hurafe ve masalların yüceltilmesidir. Bir ülke, halkına bundan daha büyük bir kötülük yapamaz. Sağlıcakla…