Antalya bahara göz kırpsa da soğuklar yakamızı bırakmıyor. Geleneksel olarak şubat ayında cemrelerin düşmesiyle birlikte havaların ısınacağına inanırız. İlk cemre havaya, ikinci suya, üçüncüsü ise toprağa düşer.
Fakat bu yıl Antalya’da ilk cemre havaya düşse de beklenen sıcaklık artışı bir türlü gerçekleşmedi. Hâlâ sabahları içimizi titreten bir serinlik var.
Şubat sonu ve mart başı, genellikle ılıman geçen günlerin habercisi olurdu. Ancak bu yıl baharın ayak sesleri biraz uzaktan geliyor gibi. Hissedilen sıcaklık, güneşin yüzünü gösterdiği saatlerde yükselse de sabah ve akşam saatlerinde kışın sert nefesi hissediliyor. Sanki cemre değil de rüzgâr, yağmur ve soğuk üst üste düşmüş gibi.
Antalya, yazın kavurucu sıcaklarıyla ünlüdür ama kış aylarında da hafife alınmaması gerektiğini bu günlerde bir kez daha görüyoruz. Son yıllarda hava olaylarındaki dengesizlik, mevsim geçişlerini de şaşırtıyor. Eskiden cemre düştü mü, kış elini eteğini çekerdi. Şimdi ise birkaç ılık günün ardından yeniden yağmura ve soğuk rüzgârlara teslim oluyoruz.
Seralarda çalışan çiftçiler ve bahçelerinde yazlık ürünler için hazırlık yapanlar da bu soğukların bitmesini dört gözle bekliyor. Zira erken uyanan ağaçlar ve filizlenen bitkiler, ani soğuk dalgalarından zarar görebilir. Cemrelerin sırasıyla düşmesi, toprağın uyanışını simgelese de doğanın bu çağrıya nasıl karşılık vereceği belirsizliğini koruyor.
Sokaklardaki giyim de bu mevsim karmaşasını yansıtıyor. Bir yanda montlarla gezenler, diğer yanda baharlık giysilere geçmeye çalışanlar var. Soğuğu ciddiye almayanlar, akşam eve dönerken titremekten kendini alamıyor. Antalya’nın alışıldık sıcak havasına güvenip kışlıkları kaldıranlar ise mart ayının sürprizlerine hazırlıksız yakalanıyor.
Meteoroloji verilerine göre, önümüzdeki günlerde sıcaklıkların yavaş yavaş artması bekleniyor. Ancak mart ayının "kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırdığı" unutulmamalı. Antalya’da kar yağmasa da sert rüzgârlar ve ani sağanaklar hâlâ etkisini sürdürebilir.
Cemrelerin düştüğü doğru ama baharın gelişi biraz nazlanıyor. Bu yüzden şimdilik güneşe aldanmadan, sabahın ayazına hazırlıklı olmakta fayda var. Cemreler düştü diye hemen ince kıyafetlere geçmek yerine, mevsimin dengesizliğini göz önünde bulundurmalıyız.
Baharın gelişi kaçınılmaz, ama Antalya’da hâlâ kışın gölgesi var. Yine de umudumuzu koruyalım; belki de cemreler sadece havaya, suya ve toprağa değil, içimize de düşer. Belki de baharı en çok, içimizde hissettiğimizde getirebiliriz.