Antalya, denizinin mavisi, dağlarının yeşili ve güneşin sıcaklığıyla tanınan bir cennet. Ancak bu güzel şehir, son yıllarda bir başka renkle de tanıştı: kuraklık.
Belki de çoğumuz farkında değiliz, ama Antalya’nın toprakları, bitkileri ve çiftçileri suyun her damlası için mücadele veriyor.
Eskiden yaz aylarında sıcaklıklar yüksek olsa da, Toros Dağları’ndan esen meltem rüzgarları, serin bir nefes aldırırdı. Ama artık bu rüzgarlar daha nadir esiyor. Toprak, eskiden kendine yeten kaynaklarından beslenirken, şimdi suya hasret. Nehrin yatağı kurumuş, barajlar ise beklediğimiz kadar dolu değil. Şehrin dört bir yanındaki tarım arazileri, susuzluğun pençesinde kıvranıyor. Eskiden bereket fışkıran tarlalar, şimdi adeta su için yalvarıyor.
Peki ya biz? Kuraklık bize ne ifade ediyor? Çeşmeyi açıp suyun akışını izlemek, belki de farkında olmadan yaptığımız bir lüks haline geldi. Ama bu lüks, gelecekte elimizden kayıp gidebilir. Antalya’nın tarım sektörü, her birimizin sofrasına gelen sebzeyi, meyveyi, hatta içtiğimiz suyu sağlıyor. Eğer bu topraklar kurursa, bizim de sofralarımızda büyük bir eksiklik hissedilecek.
Belki de bu durumu değiştirmek için hâlâ şansımız var. Bilinçli su kullanımı, damla sulama gibi yöntemlerle suyun her damlasını koruyabiliriz. Çiftçilerin daha az su tüketen tarım tekniklerine yönelmesi, yerel yönetimlerin su kaynaklarını koruma adına adımlar atması gerekiyor. Bu güzel şehrin susuz kalmaması için hep birlikte bir şeyler yapmalıyız. Çünkü Antalya, sadece bizim değil, gelecek nesillerin de evi olacak.
Kuraklık sessiz bir düşman gibi, yavaş yavaş hayatımıza sızıyor. Onu ciddiye almak ve harekete geçmek zorundayız. Antalya’nın çığlığına kulak verelim ve bu güzel şehri, suyun yeniden özgürce aktığı, yeşilin yeniden canlandığı günlere döndürelim.
Antalya’da meteorolojiye bakıyorsun yağmur yağma ihtimalini çok yüksek gösteriyor ertesi gün yağmurdan bir iz yok. Diğer illerde de durum aynı bakıyorsun yok. Su yok, yaşam yok. Ne olacak bu işler bilinmiyor. Artık korkmamız gerekiyor, korkmazsak sonumuz iyi değil!