Siyaset kulisleri Mehmet Başaran’ın milletvekili adaylığı için gün sayarken, “Çirkin bir iftira kampanyası ile karşı karşıya kaldım” şeklinde açıklama yaparak İYİ Parti Antalya İl Başkanlığı’ndan istifa etmesiyle başlayan gelişmelerle çalkalanıyor. Mehmet Başaran’ın ‘Siyasi suikast’ olarak yorumladığı olaylar E.Ş. isimli kadının Konyaaltı’nda polise giderek, Başaran’la 3 yıldır ilişki yaşadıklarını, bu ilişkiden dolayı 4 aylık hamile olduğunu, Başaran’ın bebeğini aldırmak için kendisine baskı yaptığını, tehdit ettiğini iddia etmişti. Milletvekili aday adayı olmak için İYİ Parti Antalya İl Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerekirken, hatta yerine İl Başkan Adayı ararken, patlak veren bu skandalla İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de telkini ile “Partim zarar görmesin” diyerek istifa etmek zorunda kalan, Başaran, her türlü teste rızası olduğunu, yasal yollara başvurup, avukatı aracılığıyla E.Ş. isimli kadın hakkında suç duyusunda bulunduklarını da vurgulayarak, ” Temize çıkıp, siyasete yeniden döneceğim” mesajını verdi. Şüphe yok ki Mehmet Başaran’a kurulan bu tuzağın arkasında siyasi rakipleri-düşmanları var. Siyaset kulislerinde İYİ Parti’de süregelen merkez sağ-MHP’li rekabeti-çekişmesi de Mehmet Başaran’a kurulduğu önü sürülen tuzağın çıkış noktası olarak yorumlanıyor.
Siyasi skandal, tuzak, suikast, kumpas ne derseniz deyin Antalya açısından en çarpıcı olanı, en dikkat çekeni, en çok ses getireni ise CHP Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a yönelik kaset skandalı oldu. Türkiye’yi sarsan ve Baykal’ın “Partim zarar görmesin” gerekçesiyle CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmesine yol açan skandal şöyle patladı: 2010 yılı Mayıs ayında Baykal ile daha önce sekreterliğini yapan CHP 23. dönem milletvekili Nesrin Baytok’un gizli çekim seks kaseti olduğu iddia edilen bir video internette yayınlandı. Olay sonrasında yayımlanan raporlara göre söz konusu seks kaseti ile birlikte Deniz Baykal’ın ikameti olan Ankara’daki Angora Evleri’nde de daha önce de benzer gizli çekimler yapıldı. Yürütülen soruşturmada Baykal kasetinin şüphelileri olarak Fethullah Gülen, Osman Hilmi Özdil, polis şefleri Ömer Altıparmak, Recep Güven, Coşgun Çakar, Zeki Güven ve Tarkim’in sahibi Ömer Faruk Bayındır’ın isimlerinden söz edildi. Baykal kasetinin öne çıkmasındaki bir başka neden de sekreteri Nesrin Baytok’u Ankara Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşımış olmasıydı.
Anımsatmakta yarar görüyorum. Baykal’a 1989-1994 yılları arasında Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP)’den İstanbul Şişli Belediye Başkanı olarak görev yapan rahmetli Fatma Girik’le birlikte 1992 yılının mayıs ayında Alanya’da bir otelde tuzak planlanmıştı. CHP’ye yakın Antalyalı bir gazeteciye gelen ihbar sonucu Deniz Baykal-Fatma Girik buluşması son anda iptal edilerek, bu siyasi komplonun önü kesilmişti.
Antalya’da çok getiren bir başka kaset skandalı da 1990 yılında piyasaya sürüldü. 1983 ile 1991 yıllarında tek başına iktidar olan Anavatan Partisi’nin (ANAP)güçlü isimlerinden dönemin Merkez İlçe Başkanı Yüksel Özler’e bir anne ve kızını kullanılarak kaset kumpası kuruldu. O dönemde ANAP İl Başkanlığı için müthiş bir yarış gözleniyordu. ANAP Merkez Özler, en güçlü aday konumundaydı ve seçilmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Devreye Özler’in rakipleri-siyasi düşmanları girdi, zaafını iyi değerlendirip kaseti ortaya çıkararak önünü kesmiş oldular. Siyasette skandallar, kumpaslar, tuzaklar, kompolular, suikastler her dönem oldu, bundan sonra da olacak. Özelllikle dijital alemde yaşanan gelişmeler asla tahmin edilemeyecek ve önlenemeyecek yeni skandallara da yol açabilir. Sadece siyasetçiler değil, herkes dikkatli olmalı.