Gözünüz aydın artık aile doktorlarına da maaş kesintisi dışında ücret de ödemeye başlayacağız.

Geçen gün bir arkadaşımız şehir hastanesine gittiğini 400 Tl ödediğini söyledi. Bu ücreti ne için verdi bilmiyorum. Ancak SGK bünyesinde birisinin bu hastanelerde ücret ödememesi gerekiyor. Neyse artık bunlara alışacağız demek ki. Artık aile hekimleri rapor verirse para ödeyeceğiz. Mesai saatleri dışında artık aile hekimlerimize paralı akapunktur ve hacamat da yaptırabileceğiz.

 Sosyal devletin nimetlerinden şimdiye kadar yararlandığınız yeter diyorlar. Hastaneler de öncelikli kişiler dışında randevu bulmak zor. Randevu bulsanız da cihazlı tetkikler, operasyonlar vb. çok uzun aralıklı olabiliyor. Özel hastanelerde bile aynı gün yaptıramadığınız işlemler olmaya başladı.

 Bu arada unutmadan Aile Hekimleri 2-6 Aralık arasında iş bıraktılar. Acillere daha yoğun bir akın olacak. Eczanelere daha fazla para ödenecek.

 Şu an sağlık kısmi paralı, gerçi çoğu yaşlımız emekli maaşlarından yapılan kesintilerin pek farkında olmuyorlar.

 Neyse sağlığımız böyle. Gelelim eğitime biz de eğitim de parasız deniyor.

 Çocuklar sabah geri alınmayan yaz saatinde kış günü sabah 07.00 de okula gidiyor. Kıyafeti, beslenmesi, daha bitmedi okul uzaksa servisi, okulda harcanacak temizlik maddelerine katkı, okul aile birliği ödemeleri, ders araç gereçleri vb. bunlarla bitse iyi. Okula kayıt için bağış(Zorunlu olmadığı söyleniyor.)Adrese dayalı bir sistemle kayıt yapıldığı savunuluyor. Ancak veliler okul araştırıp ya bağışlarla okulu ikna ediyor, ya da tanıdık akraba evlerine taşınılmış gibi gösteriyor. Bu durumu herkes biliyor ama bilmediklerini iddia ediyor.

 İlköğretim öğrencilerinin durmadan değişen bir sistem ve müfredatla kafası karışık. Tanık olduğum kadarıyla okumayı 3. Sınıfta bile sökememiş durumdalar. Komşu çocukları, tanıdıkların torunları çoğunlukla okumayı çözemiyor. Kitap okumayıp her şeyi telefondan izliyorlar. Aslında günlük hayatta da okumalarını gerektiren pek bir durum yok. Otobüslerin numaraları ezberleniyor, mesajlarda emojiler kullanılıyor, ya da akıllı telefonlar sesle otomatik klavye yazıyor ve okuyor zaten. Artık şunu bir oku diyen dedeler nineler de yok evlerde. Neyse öğrenilmeyen okuma değildi eğitimin paralı olmasıydı konumuz uzaklaşmayalım. Bu durumu başka bir yazıya bırakalım.

 Cep telefonları hatlarımıza ödediğimiz paraları bir düşünürsek, fotoğraf makinası ve internet kullanımı, sosyal medya dışında telefon özelliğini ne kadar kullanıyoruz bir düşünelim.

Uzun süredir karşılaşmadığınız bir dostunuzla eskaza dışarıda karşılaşırsanız, bir yerde oturup  iki lafın belini kıralım derseniz bir de yanına çay ya da kahve içerseniz  bir bardak çaya asgari 15 TL, bir fincan kahveye ortalama 40 TL ödemeniz gerekiyor. Aman uzun oturmayın diye gözünüzün içine bakan çalışanlar da cabası.

 Alışveriş için manava uğradıysanız 80- 120 TL bandında domates bu günlerde. Akşamüzeri hava kararmak üzere pazara giderseniz 35-60 TL arasında bulabilirsiniz domatesi. Yeşillik alalım derseniz bu günlerde pek çok pazar yeri gezdim 15 TL . Aman meyveye zaten dokunmayın. Sebze de öyle kolay bulunmuyor. Karnabahar en az kilo 50TL. Pırasa 60 TL.  Neyse burada da amaç Pazar fiyatları değil dışarı çıktığınızda cebinizi yakan fiyat artışları.

Ev kiraları, aidatlar, şehir içi ulaşım ücretleri, gıdaya ulaşımda yaşanan zorluk. Okul, sağlık harcamaları, elektrik, su, varsa doğal gaz faturaları derken bedava yaşamanın bedellerini ödüyoruz.

 Bir de giyinmek zorundayız, sosyalleşmek zorundayız, çoluk çocuğu asgari eğlendirmek durumundayız, elektronik eşya almalıyız artık TV yayını sağlayıcılar bile paralı IP televizyon kullanmıyorsanız.