Türk dili ve edebiyatında uzun yıllar boyunca kullanılan bir bilmece vardı, “çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane bilin bakalım bu nedir” diye bir bilmece.
Yıllarca çocuklarımızın zihinlerini açmak için kullanılan ve ilerleyen yılarda da kullanılacak bir bilmece. Bu bilmece yıllardır eskimedi. Peki bu bilmece de bize ne anlatılmak isteniyor.
Hiç düşündünüz mü? Ben hep düşünürdüm mesela. Eminim ki siz de ilk duyduğunuzda bir düşündünüz. Ne olabilir diye. Kim düşünmez ki. Peki burada ne anlatılmak isteniyor. Nar neyi temsil ediyor? Pek çoğumuzun kabul edeceği gibi burada nar bereketi mi temsil ediyor yoksa emeği mi? Yoksa sonbaharın habercisi mi?
Şimdi bereketin sembolü olan sonbaharın harbide geldiğine işaret eden bir meyvenin hasadı başladı. Ancak bin bir uğraş ve emekle toplanır. Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. Hemen izah edeyim nar ağcını görenler az çok ne demek istediğimi anlamıştır. Efendim nar ağaçları dikenli olur toplaması zahmetli olur. Kalın kalın eldiven giyilmesine rağmen yine dikeni batar. Kendim topladım canım yanardı. Onu daldan o nar tanesini koparmak çok zor olurdu. Ama işin sonunda yemesi lezzetli olurdu. Bu yılda tezgahta görmeyi umut ediyorum en ucuz şekilde ve bereketiyle yemeyi bekliyoruz. Malum ekonomi şu sıralar pek de iyi değil.
Asıl konuya gelelim mi nar berekettir. Bir tanesini alırsınız eve geldiğinizde bin tane olur. Her evin köşesinde bir kuru nar olur mutlaka. Evin bereketi kaçmasın diye konulur. Hayal meyal olarak hatırlıyorum valide hanıma ‘Neden bunu asıyorsun’ diye oda ‘Evin bereketi kaçmasın’ derdi. Aslında bereketin sembolü olan ve yaşam biçimi olan bir meyvedir. Pek çok kültürde rast geldiğimiz nar aslında bir yaşam biçimini oluşturuyor. Bunu yanı sıra pek çok yemekte kullanırız. Çok lezzeti olurdu neyse burayı geçelim sözü bitirelim.
Şu günlerde hasadı başlayan narların bereketi say say bitmez. Amma velakin yemeyi unutmayın ve sakın evinizde bulundurmayı utmayın ne de olsa bereketiyle geliyor. Sağlıcakla kalın bereketle kalın