Çevre kirliliği aslında geniş bir kavram olarak tüm kirlenmeleri kapsamaktadır.

Ama burada benim çevre kirliliğinden kastım yol sokak, park gibi ortak kullanım alanlardaki gözle görülen atıkların oluşturduğu kirdir ki: bu alanda epeyce yol alınmış, yollar, sokaklar, parklar ve piknik alanları eskisine göre daha temizdir. Ama çöplerin depolandığı alanlarda tehlike eskisinden daha büyüktür. Denizlerde de kirlenme önlenememiştir. Örneğin “Dünya plastik atık kirliliği ile boğuşuyor” başlıklı 25 Temmuz 2020 tarihli haberden kısa bir alıntı.

“Önlem alınmazsa plastik atık miktarı 20 yıl sonra 1,5 milyar tona yaklaşacak. Bilim insanları alınacak önlemlerin plastik atık miktarını yüzde 80 azaltabileceğine dikkat çekiyor.  Leeds Üniversitesi araştırmasında Bilim insanları küçük değişikliklerle bu sonucun değiştirilebileceğine dikkat çekiyor.

Alınacak önlemler arasında plastik üretimi ve tüketimindeki artışı azaltmak, plastiğin yerine kâğıt ya da doğada çözülebilen maddeler kullanmak ve geri dönüşümü teşvik etmek gibi başlıklar bulunmaktadır. Çevre kirliliğinde en önemli alanlardan birisi de çöplerin toplanması ve depolanması konusudur. Genelde çöplerin toplanması yapılınca sorun bitti gibi görünüyorsa da asıl sorun bundan sonra başlamaktadır.  

Çöplerin depolanma alanlarında açık hava ile teması, toprak ve suyu kirletmesi, patlama ve yangınlar gibi sorunlara neden olmaktadır. Gelmiş ülkelerde depolamaya özen gösterildiği gibi bazıları da çöplerini az gelişmiş ülkelere göndermektedir. Fakat düzenli depolanmayan çöpleri ülkeden uzaklaştırmak da çözüm değildir.

Çünkü gönderdiğiniz ülke de bu dünyanın bir parçası olup sonuçlar tüm dünyayı ilgilendirecektir. Çevre kirliliğinde bu gözle görünen kirlilikten daha önemlisi gözle görülmeyen kimyasal kirlenmeler olup en öneli kirlenme nefes aldığımız havanın kirlenmesidir.