Her ne kadar gazetecinin partisi olmasa da elbette insanın içerisinde yatan bir aslan vardır.

Aslında bazı mesleklerin kaderidir bu. Mesela bir futbol hakeminin takım tutmaması gerekir. Yani dağ başında yaşayan tuttuğu takımın aldığı sonucu bile öğrenmekte güçlük çeken bir kişi takım tutacak, ancak hayatını futboldan kazanan gözünü futbolun içerisinde açan bir kişi takım tutmayacak. Elbette buna inanmak ütopya olur.

Aynı şekilde bir yandan kitleleri siyaseten etkileyen gazetecilerin kendisinin etkilenmeyip parti tutmamasını beklemenin ütopya olduğu gibi… O zamanda sadece geriye ne kadar objektif davrandığınız kalır. Beni tanıyanlar CHP’ye yakınlığımı bilirler. Ancak mesleğime bunu yansıtmamak için şimdiye kadar elimden geleni yaptım.

Tabi yerel seçimlerde ortaya çıkan tabloya da sevinmeden edemedim. Her ne kadar Başkan Mesut Kocagöz ile eskiden beri çok yıldızımız barışmasa da Kepez sonuçlarına da çok sevindim. Kocagöz’ün tutuklanmasının ardından da arkasında durmaya çalıştım. Hatta ona yakın isimler yazı yazmaktan çekinirken, ben yargıyı bile eleştiren yazılar yazdım.

Çünkü Kepez Belediyesi’nin benim anlayışıma göre her zaman CHP’de olması gerekirdi. Merhum Deniz Baykal döneminde başlayan gettolardan çekilen yeni sosyal demokrat anlayış, CHP’nin sosyete partisi olmasını sağladı. Bugün Konyaaltı, Muratpaşa gibi ilçeleri çok rahat alan CHP, Kepez gibi geçmişi gecekondu bölgesi olan bir ilçeyi yönetmek için tam 30 yıl bekledi.

Ardından sandıkla alınan seçimler az daha yargı ile gidiyordu. Bugün bile tutuklanmasını haksız bulduğum Mesut Kocagöz büyük bir hukuk garabetinin ardından serbest kaldı. Bu arada CHP’liler kapılarda nöbet tuttu. Cezaevinin önünü beklediler. Hepsi yarım kalan Kepez mutluluğu için büyük üzüntü yaşadılar.

Daha sonra Mesut Kocagöz özgürlüğüne kavuştu. Tüm CHP’liler mutlu oldu. 30 yıl sonra artık CHP’li belediye başkanı koltuğuna oturdu. Bu arada CHP’liler burada atama beklediler. Çocuklarını işe koyacak olan partili sayısı da az değildi. Peki öyle mi oldu? Sayın Kocagöz tarafından kaç CHP’li işe alındı? Kaç bürokrat CHP’den geldi?

Başkanımız cezaevinden çıktıktan sonra ilk icraat olarak AK Parti ile özdeşleşmiş olan Dombra Parkı’nı açtı. Şimdi sakın bana dombranın anlamını anlatmayın. Ben onu biliyorum. Dostluk, kardeşlik, Kazakistan diye uzatabilirsiniz. Belki ben ruh hastasıyım ama dombra denince ilk olarak aklıma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim müziği geliyor. Türkiye’de böyle düşünen tek kişi bensem özür dilerim.

Başarılarından dolayı görevlerine devam eden bürokratlara hiçbir şey söylemem. Koltukları analarının ak sütü gibi helal olsun. Ama Belediye Başkan Yardımcıları bana göre başkana en yakın isimlerdir. Bu nedenle de belediye başkanları göreve ilk geldiklerinde genellikle belediye başkan yardımcılarını değiştirirler ve bürokratların işine gelenlerine devam ederler. Örneğin Hakan Tütüncü’nün en yakında olan isimlerden Mustafa Sağdur’u görevden almaması kafamı karıştırdı. Siz bu denli önemli kilit isimleri değiştirmeden kazandığınız bölgeye sosyal demokrat anlayışı nasıl yerleştireceksiniz? Aynı kişilerden farklı sonuçları nasıl bekleyeceksiniz? Mustafa Sağdur yazmamın nedeni de eski dönemin beyin takımından olduğu içindir.

Son olarak Kepez Kent Konseyi seçilmiş. Başkanlığına da gazeteci dostum Ali Buldu gelmiş. Kendisini tebrik eder yeni görevinde başarılar dilerim. Ancak yönetiminde bulunan bir isim seçimlerde Mesut Kocagöz’ün rakibi olan AK Partili Rıza Sümer’in çalışma ekibinde yer almıştı. Hatta yayın organlarına reklamları bu arkadaş dağıtıyordu. Kendi ekibinde bulunan ve basın işlerini yürüten Mehmet Akyol’da basın müdürü oldu. O da İYİ Parti’den.

Hakikaten inanılır gibi değil. İşte bunları görünce kendim de dahil CHP’lilere acıyorum. Şimdi partililer bu seçimleri kazandıklarını sanıyor. Bugün sağdan oy devşirmek için koyduğunuz isimlerle seçime girerseniz sonuçlarına da katlanırsınız. Seçime kadar bu iş böyle gider, sonra CHP’li gençler başkanlarına oy toplamak için yine kendilerini sokaklarda bulurlar. Peki Kepez’de ne değişir. Bence hiçbir şey…

Esen kalın…