İç güzellik mi, dış güzellik mi daha önemli? İşte bu sorunun yanıtı halen tartışmalı duruyor.

Açıkçası ikisinin de bir yeri olduğu bilmek gerekiyor. Bence iç güzelliğin yeri her zaman daha derin bir ve anlamlı. Dış güzellik, yani ilk bakışta dikkat çeken yönümüz, göz alıcı olabilir ancak o güzelliğin peşinden gittiğimizde içi boş çıkarsa işte o zaman cazibesini yitirir. Örnek vereyim, kapağı süslü ama içi kötü olan bir kitabı kim okur ki?

İç güzellik ise insanın ruhunun ve yüreğinin-yansıması, gerçekten iyi bir kişi olmak, duygudaşlık kurabilmek, karşısındakine değer vermek, sevgi dolu olmak işte bu değerler kalıcıdır.

Zamanla fiziksel özellikler değişir, kırışıklıklar gelir, saçlar beyazlar ama güzel bir ruh yaşlandıkça daha da olgunlaşır, adeta ışıldar.

Bu dünyada yalnızca dış güzelliğe odaklanan birçok insan var. Her şey dış görünüşe göre değerlendiriliyor, sosyal medya çağında güzellik standartları bir hayli yüksek. Bu yüzden başkalarının bizim için uygun gördüğü kalıplara girmek için kendimizi zorluyoruz.

İç güzelliğe yatırım yapmak, kendini geliştirmek, başkalarına iyi davranmak, işte bunlar insana kendini her an iyi hissettiren şeyler.

Dış güzellik çekici olabilir ancak iç güzelliktir asıl kalıcı olan. Dış güzellik bir süre sonra solabilir ancak iç güzellik zaman geçtikçe kendini güçlü hale getirir. Bu hepimizin içinde olan bir şey ancak bu güzelliği çirkin hale ya da daha güzel hale dönüştürmek de elimizde.