Türkiye’de gündem o kadar hızlı değişiyor ki yazdığım yazıları, yayınlana kadar bir iki kez güncellemem gerekiyor. Daha geçen haftalarda Narin konusu gündemdeyken, bebek ölümleriyle sarsıldık.
Hemen ardından Fethullah Gülen'in 20 Ekim akşamı saat 21:00'da öldüğünü duyuruldu. Bu büyük bir gündem maddesiydi, mağdurlarıyla, bundan fayda sağlayanlarıyla pek çok kişiyi ilgilendiriyordu. Hemen Fetö konuşulmaya başlandı. Neler olmuştu da ölümü ile de gündem olmuştu. Ardından yeni bir gündem yetişti Bahçeli’nin Umut Hakkı söylemi bizlerde şok etkisi yaptı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada kullandığı Umut hakkı hukuki bir terim. Neyse bunun açıklamasını sonraki yazıya bırakalım. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin salı günü Meclis grup toplantısında yaptığı “Öcalan örgütü lağvettiğini Meclis’ten açıklasın” sonrası, Abdullah Öcalan’ın yaklaşık 4 yıl sonra ailesiyle ilk kez görüşmesine izin verilmişti. Bu görüşmede Öcalan’ın mesajının kamuoyuna duyurulması öncesi TUSAŞ’a saldırı düzenlendi. Saldırıda beş kişi öldü, 22 kişi yaralandı. Hepimiz terörün acı yüzüyle bir kez daha yüzleşip, teröre lanet yağdırdık. Ancak gündem bu arada hızla değişiyorken aradaki olayları da gözden kaçırmayalım. Narin davasında baba dahil 22 kişi daha tutuklandı. Neler oldu, ne değişti masum, en mağdur gibi görünen baba neler yapmış ben bilmiyorum. Gözümden kaçmış yoğun gündem arasında. Bebek ölümlerine konu olan hastaneler kapatıldı mı, Yeni doğan çetesine mensup herkes yakalandı mı henüz onu da araştıramadım. Bu arada 'Etki ajanlığı' yasa teklifi komisyonda kabul edildi, gazeteciler kaygılı. Bir ara da etki ajanlığı nedir diye yazmalıyım, diye düşünüyorum ama ben yine şu Fettullah Gülen kimdi diye bir hatırlayalım istiyorum. Hizmet Hareketi ile başlayan serüven nasıl Fetö terör örgütüne dönüştü hatırlayan var mı? ABD’de 83 yaşında ölen Fethullah Gülen'in cenaze töreni perşembe günü yapıldı ve New Jersey eyaletindeki cenaze töreni sonrası, yaşadığı Pennsylvania'daki çiftliğinin bahçesine gömüldü. 28 Ekim 2015 tarihinden itibaren, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan "en çok aranan teröristler" listesinin kırmızı kategorisinde yer alıyordu. Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) lideri olmakla suçlanmaktaydı. Öldü.27 Nisan 1941, Pasinler doğumlu Fethullah Gülen Fethullahçıların kurucusu ve eski lideri Türk vaiz, yazar ve eski imam olarak geçiyor internette. Gülen, 1950’lerde o dönemin en büyük dini hareketlerinden Said-i Nursi hareketiyle tanışır. Vaiz olarak Edirne’de göreve başlasa da 1960’ların ikinci yarısında gittiği İzmir hareketini yayma konusunda etkili olur. Burada, Kestanepazarı Kuran Kursu müdürlüğü ve vaizlik yapar ve kahvehane sohbetleri olarak bilinen toplantılar ve dini sohbetler içeren konferanslar düzenler. Onu tanıyanlar, daha gençlik yıllarından itibaren belagatinin kuvvetli olduğunu anlatıyor. Gülen, İzmir'e taşradan gelen öğrencilere evler açtı. Yoğun olarak “Risale-i Nur”ların okunduğu bu evler, Gülen yapılanmasının oluşumunda kritik rol oynadı. Bunlar, ilerleyen yıllarda "ışık evleri" olarak anıldı. Fethullah Gülen, kendi tabiriyle bir “altın nesil” yetiştirmek istiyordu. Hedef kitlesi, farklı eğitim kademelerindeki öğrencilerdi. Harekete katılıp yetiştirilen “talebeler”, ileride yapılanmanın yeni projelerinin hayata geçirilmesinde kilit rol oynayacaktı ve çoğu oynadı da. "Türk milliyetçiliği, serbest piyasa anlayışı ve modern eğitime vurgu"; bazı uzmanlara göre bu yapılanmayı benzer cemaatlerden ayıran özelliklerdendi. Gülen, zaman içinde Nurcu olarak bilinen tarikattan ayrılıp, kendi tarikatını oluşturdu. Sonra ne oldu? Derseniz; Gülen hareketinin tehlikeleri hissedilmeye başlandığında, Gülen, 1970’ler ve 1980’lerde hakkında açılan soruşturmalardan fazla zarar görmeden kurtuldu. Beyanlarında görüldüğü haliyle Gülen, darbeye destek verdi. Bu dönemde pek çok İslami grup gibi Gülenciler de kendilerine daha rahat bir hareket alanı buldu.1980'de 12 Eylül Darbesi'nden sonra askerî cuntanın İzmir ve Ege Ordu Sıkıyönetim Komutanlıkları tarafından yakalanma emri yayımlandı. Aynı tarihte İzmir'i terk etti. Anadolu'da çeşitli illerde dolaştı, dost ve akrabalarında kaldı. 20 Mart 1981 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığındaki vaizlik görevinden istifa etti.1986'da hacca giderek hacı oldu. Bu süreci burada bitiremeyeceğim. Yazı devam edecek…