Küçükken daha mutlu olduğumu hatırlıyorum, her şey daha huzurlu geliyor insana. Hani derler ya toz pembe görüyorsun dünyayı diye, işte ben o toz pembe dünyayı istiyorum. Gündeme bakıyorum resmen için burkuluyor.

İnsanlar savaşa neden bu kadar meraklı? Neden birbirilerine bu kadar zarar veriyor? Bazen oturup kendi kendime düşünüyorum ama olmuyor. Ya ben çok naifim ya da insanlar bu kadar çok kötüleşti. Bilemiyorum.

Küçükken oyun oynadığım arkadaşlarımın ileride kavgacı, tartışmayı seven sinirli birilerine dönüştüğünü düşünmek bile üzüyor beni açıkçası. Biz genç nesil sayılır şu an için ancak bizden sonraki neslin nasıl olacağı konusunda da karamsarlığa kapılıyorum.

Bakıyorum haberlere, daha giyinmeyi yeni öğrenmiş çocuk yaşındaki insanlar, bilmem kaç suç kaydı taşıyor. Bu durumu birçok kişi görüyor ancak tam anlamıyla müdahale edilmiyor. Bu çocuk yaşındaki insanların neden bu denli nefrete, şiddete batırılmış oluyor? Bakın bu sorunun yanıtını almak bir hayli güç, bir çok etmen buna giriyor. Hangisini saymak isterseniz sayabilirsiniz…

Geçmişe duyulan özlemin ne denli olduğunu daha iyi anlıyor insan. Bunun psikolojide bir anlamı vardı, yanlış hatırlamıyorsam, çocuk dönemindeki bireylerin birçoğu mutlu anılarla dolu oluyor, geçim derdi, psikolojik şiddet gibi bir olayları içinde barındırmıyor. Bu da saf duyguların birikmesine genellikle güzel anıların dolmasına neden oluyor. O yüzden çocukken gördüğümüz dünya daha renkli ve canlı bir yer olarak hafızamızda iz bırakıyor.

Büyüdüğümüzde ise bu izler tatlı birer güzel anı olarak kalsa da geçmişe duyulan özlemin izlerine de rastlamak mümkün elbette ancak bu özlem istenilen düzeyde olmuyor. Bir köşeye geçip anıları düşünmek, insandaki mutluluğu artırıyor bu bir gerçek…

Sanırım o çocukluk zamanındaki anılara duyulan özlem hiçbir zaman bitmeyecek…