Olay Ankara'da yaşanıyor. Gerçi şehir ne fark eder ki Türkiye'nin her köşesi azraille dolu.
Ankara'da hakkında uzaklaştırma kararı bulunan şahıs boşanma aşamasında olduğu karısıyla görüşmek isteyip karşısında polisleri görünce intihara kalkışmış… Polisler de şahsı etkisiz hale getirmiş. Ama bir süreliğine etkisiz hale getirmiş yani aslında şahsı kendi haline bıraksalardı o kendisini sonsuza kadar etkisiz hale getirecekti ama bazen yanlış müdahalelerde bulunulabiliyor... Bu yorumu acımasızlık olarak görebilirsiniz ancak, şahıs boşanma aşamasındaki eşi ile görüşeceğini zannederek belirlenen yere gelirken yanında pompalı tüfek de getirmiş… Yani pompalı tüfeği hobi olsun diye yanında taşımayacağına göre amacı zaten belliymiş… Haberin ayrıntıları şöyle: "Ankara'nın Keçiören ilçesi Osmangazi Mahallesi'nde meydana gelen olayda hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Nuri D. boşanma aşamasındaki eşi ile görüşmek istedi. Bu isteği reddeden eşi durumu polise haber verdi. Polisin olay yerine gelmesiyle kaçmaya çalışan adam bir marketin önünde sıkıştırıldı. Kaçamayacağını anlayan adam yanında bulunan pompalı tüfeği başına dayadı. Müzakereci polislerin ikna çabaları sonuç vermeyince devreye özel harekat polisleri girdi." Yani gerçekten bu kadar emek harcamaya gerek var mıydı? Siz bir insanın hayatını kurtardığınızı düşünebilirsiniz ancak bu insanın hayatını kurtarmanız demek önümüzdeki günlerde muhtemelen bu şahsın yarım kalan işini tamamlaması demek. Çünkü, elinde pompalıyla eşiyle buluşmaya gelen adamın intihar etmesini önlemek için verilen çabayı katiline ramak kalan kadınları korumak için vermiyor kimse. Uzaklaştırma kararı ne işe yarıyor mesela? bu kararla kaç kadını koruyabildiniz, kurtarabildiniz? Sırf bir şeyler yapıyoruz görüntüsü verelim anlayışı yüzünden bu ülkede daha kaç kadının katiline ferman verilecek?