Kadın, öğrenirse başta kendisini sonra neslini değiştirir. Cevap bu kadar açık ve yalındır.
Okumak ve yazmak düşünce dünyasında insanın kendisine açtığı en önemli özgürlük alanıdır.
Alfabenin ilk harfinden başlayarak ciltler dolusu kitaplar devirecek okur-yazarlık seviyesine gelmek için kadın ve erkeğe eşit fırsatlar sunulmadığı cinsiyetler arasındaki okur-yazarlık oranlarına bakıldığında görülmektedir.
2016 yılı TÜİK verilerine göre “okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı erkeklerden 5 kat fazladır.” Türkiye’de 2015 yılında, okuma yazma bilmeyen oran erkeklerde %1,8, kadınlarda %9’dur.
Resmi veriler böyle…
Siyaset, ekonomi, istihdam, sosyal yaşama katılım vs. birçok alanda olduğu gibi okuma yazma oranlarında da kadın erkek eşitliği konusunda karnemiz zayıf.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk okuma yazma seferberliğini başlattığında cinsiyet ayrımını hiç düşünmedi. Üstüne kadınların okumasını, meslek sahibi olmasını, siyasal yaşama katılmasını bizzat teşvik ve öncü kadınları takdir etti.
1 Kasım 1928’de, yeni Türk harfleri ile ilgili kanunun kabul edilmesinden sonra geniş halk kitlelerine okuma yazma öğretmek üzere “Millet Mektepleri” açıldı. Parklarda, evlerin bahçelerinde hatta Çankaya Köşkü’nde kara tahtalar ile yeni harfler tanıtıldı. Okul dışı bu eğitimlerde kadınlar ve çocukların daha hızlı ve kolay öğrendikleri görüldü.
Kara tahta başında okuma yazma öğreten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmen unvanı verildi. Başöğretmenimiz verdiği derslerden birisinde şöyle dedi: “Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın edinmesi lazımdır.”
İlim ve fen edinim yolculuğunda kadınlar –hangi gerekçe ile olduğu bilinmeyen bir şekilde- erkeklerden geri bırakıldılar. Resmi istatistiklere konu okur-yazarlık oranları arasındaki uçurumu kapatmak için bu gün hala çabalıyoruz. Okuma yazma bilmeyen kadınlar akşam sanat okulları, belediyeler, sivil toplum örgütleri tarafından açılan kurslara devam ederek öğrenme konusundaki azimlerini her seferinde göstermektedirler.
Belediyemiz, kadın danışma merkezleri aracılığı ile kadınların öğrenmesi, bilinçlenmesi ve en sonunda güçlenmesi için okuma yazma kurslarını düzenli olarak açmaktadır.
Kadın dayanışmasının en güzel örneklerinden birisini gönüllü öğretim neferlerimiz Füsun Turan ve İlhan Çelebioğlu’nun kişiliğinde görmekteyiz. İki gönüllü kadın emeklilik dönemlerinde başka hayatları değiştirmek için var güçleri ile hiçbir maddi karşılık beklemeden çalışmaktadırlar.
Füsun Turan Zeytinköy Kadın Danışma Merkezinde, İlhan Çelebioğlu Alyazma Kadın Danışma Merkezinde kadınlara kalem nasıl tutulurdan başlayarak harf harf, hece hece hayatı öğretmeye devam etmektedirler. Kadınlar tarafından öğrenilen her harf, yazılan her kelime, okunan her cümle saygıdeğer öğretmenlerimize verilen paha biçilmez hediye hazzı yaşatmaktadır.
Kurslarımıza katılan yetmiş yaşındaki bir kadın, ‘bu güne kadar geç kalmışım ama bugün bile geç değil’ diyerek azimle okuma yazma öğrenmiştir. Torunları ile derse katılan kadınlar, okuma yazmayı öğrenen genç kadınlar, evde eşine okuma yazma öğrendiğini gururla gösteren ve artık çocuklarının derslerine yardımcı olan anneler… Hepsi Füsun ve İlhan hocaların eseridir.
Kadın öğrenirse ne olur?’ Sorusuna verilecek tek yanıt var:
KADIN, ÖĞRENİRSE ÖĞRETİR.