Sabah gözümü açar açmaz benim için başlıyor telaş hali, o yetişecek mi bu yetişecek mi diye diye hep… Daha bir kahve içmeden, henüz ayılmadan yola düşüp işe yetişme hızı, aman ne olacak böyle be?
Şöyle bir durup nefes almak gerekiyor aslında da işte zor, hep bir koşuşturmaca… Hepimiz daha iyi bir yaşam için çabalıyoruz, tamam… Değişim istiyor insan arada, bazen ansızın gelen değişim hissi bu koşturmaca da nasıl olacak diye de merak ediyorum ya her neyse…
Rüzgar esince gelen o güzel his bana, nefes alabiliyorum hissini veriyor. Telaş arasında her şeyi unutuyoruz, kendimizi de unutuyoruz, yenilenmeye çalışmak bile arada kalıyor.
Bir gün yavaş yavaş yürüyüp şöyle düşünerek bir şeyler yapmak istiyor insan, elinde bir bardak çay ile bir yere oturup denizi izlemek, denizin nefesini almak istiyor bu koşturmaca arasında… Yapılabilir, evet ama bir tarafta da diyoruz ki ne ara vakit kalacak bana sözleriyle kendinize dert ediyorsunuz.
Hayat öyle bir hızlanmış ki biz ‘dur’ demeyi unutuyoruz. Belki de o kadar koşturmasak, ‘hadi biraz bekle, ben de buradayım’ desek keşke…